Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
17 Eylül 2006 |
Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritası
İstanbul’da İsmailağa Camii’ndeki cinayet ve linç olayının ardından tarikatlar yine tartışılmaya başladı. Çoğunlukla kapalı bir ilişki ağı kuran ve içe dönük yaşayan tarikatlar, bunlardan doğan cemaatler neredeyse tüm şehirlerde faaliyette. Kökleri çok eskiye dayanan tarikatların çizgisinden geldiğini iddia eden birden fazla cemaat var. Sık sık kendi içlerinde bölünüyor, aralarında mücadele ediyorlar.
Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumda. Postluk bazen babadan oğula, bazen kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var, bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye’nin her bölgesinde günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar. Tarikatları, kurucularını, etkili oldukları bölgeleri, yaklaşımlarını araştırdık, haritasını çıkardık.
İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA
Kadiri Muhammediye
Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve Düzce’de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu. 1987’de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul’da yaşıyor. Kendisinden sonra yerine geçmesine kesin gözüyle bakılan oğlu Muhittin Ustaoğlu da Diyanet İşleri’nde görevli, Düzce’de imamlık yapıyor. Cemaatin Kayseri vekili Muammer E. Almanya vekili Şükrü Oral. Muhammediye, tarikat şeceresini Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani’ye dayandırmakla birlikte kendisini Nakşibendi ve Mevlevi geleneğinin parçası kabul ediyor. Zikir törenlerinde zaman zaman yaklaşık bin kişiyi buluşturmayı başarıyor.
KÜTAHYA
Halveti tarikatının Şabaniye Kolu
Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye’nin en aktif Halveti tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir törenlerine İstanbul’un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve Afyon’dan da geniş katılımlar oluyor.
ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBUL
Hizb-ut Tahrir
Grup kendisini "İdeolojisi İslam olan parti" olarak tanımlıyor. Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik’in İstanbul Fatih Camii’ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul’un yanı sıra Şanlıurfa ve Van’da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.
ANKARA- ANTALYA
Galibiler
Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş çekmeleriyle tanınıyorlar. Her perşembe akşamı Ankara’nın Hüseyingazi semtindeki Tevhid Camii’nde yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor. Müritlerin çoğu çevredeki sitelerin esnafı. Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: "Mezhep olarak Hanefi; meşrep olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz." Faaliyetlerini, şeyhin adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya’da da faaliyette.
ERZURUM
Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu
Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var ki, Said Nursi’nin ölümünden bu yana "talebeler" içindeki saygın önder konumunu hiç kaybetmiyor. Bu isim, Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak tanınan Mehmet Kırkıncı. Said-i Nursi’nin, "Evlerinizi medrese yapın" çağrısına uyup Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi’ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor. 12 Eylül darbesinden iki yıl sonra MGK Başkanı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’e mektup yazan Kırkıncı Hoca, "Dini güçlendirmek, milleti güçlendirmektir" demiş, ima yoluyla da olsa anayasa referandumunda cemaat desteğine karşılık, cemaate destek arzusunu dile getirmişti. Bu tavrı nedeniyle Nurcular arasında eleştirilse de, müridleri ve Gülen’i Nurcu yapan hocası olduğu için, Gülen Cemaati taraftarları arasında özel bir otoriteye sahip.
TRABZON
İcmalciler
Kadiri Tarikatı’nın İcmal Kolu’nun lideri Haydar Baş son dönemde çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor. Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı. Ulusal televizyon ve günlük bir gazetenin sahibi Haydar Baş’ın Türkiye’nin en zengin cemaat liderleri arasında olduğu iddia ediliyor. Trabzon ve çevresinde güçlü. Baş’ın ismi Trabzon’daki rahip cinayeti sonrasındaki tartışmalarda geçmişti.
İSTANBUL-BURSA
Cerrahiler
Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul’da Fatih-Karagümrük’teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses sanatçısı bulunuyor. Tarikatın Tophane’deki Kadiriler yokuşundaki Kadirhane’sinde düzenlenen zikir törenleri neredeyse turistikleşmiş durumda. Kadirhane’nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. Celvetiye tarikatına bağlı İsmail Hakkı Bursevi tarafından kurulan Hakkıye kolunun müritleri ise en çok Bursa’da yaşıyor. Kurucularının adını taşıyan bir vakıfları var.
İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU
Uşşakiler
Halveti Tarikatı’nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa. Kurucusu Pir Hüsameddin’in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatı kamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat oluştu. İpek’in 2000 yılında ölümünün ardından posta 44 yaşındaki eski milli güreşçi Fatih Nurullah oturdu. Nurullah tarikat nüfusunu artırmak için herkese açık kutlamalar, piknikler düzenliyor; zikirleri tarikat üyesi olmayanlara da açıyor. Tarikatın Kasımpaşa’daki merkezi her sene Bolu’da ve Çorum’da düzenlediği "Devran" adlı zikir törenleriyle tanınıyor. Bolu’daki son devrana 2 bin kişi katılmıştı.
ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL
Menzilciler
Nakşibendi Tarikatı’nın Menzil Kolu adını Adıyaman’ın Menzil köyünden alıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor. Şeyh adaylarından Fevzettin Erol ise şimdilik cemaatin Ankara ve Afyon örgütlenmesini yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi "Semerkant Grubu" olarak da adlandırılıyor. Fevzettin Erol, yılın bir bölümünü de Afyon’daki merkezde geçiriyor. Cemaat ekonomik gücünü özellikle kendilerine derviş adını veren müritlerin kurduğu şirketlerin belediyelerden aldığı ihalelerle arttırıyor. Raşit Erol’un "İmanı kurtarmanın ve pekiştirmenin kafi olduğu bir devir yaşıyoruz" anlayışıyla hareket eden cemaatin Adıyaman Menzil ve Ankara merkezleri özellikle alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen kişilerin ilgi odağı.
SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ
Tillocular
Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Siirt’in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice "Yüksek Ruh" anlamına gelen Tillo geleneği Kadiri Tarikatı’nın en güçlü kollarından. Siyasete uzak durmaları nedeniyle İcmalcilerden, Kadiri-Rufai geleneğinde faaliyet sürdürmesi nedeniyle de Galibilerden ayrılıyor.
HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN
Hazneviler
Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi Suriye’de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman ’da örgütlüler. Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi yılda en az bir kez Türkiye’ye gelip, zikir törenlerini yönetirdi. Geçen yıl öldüğünde, binlerce Türk müridinin cenaze töreni için Suriye’ye geçmek istemesi haber bültenlerine konu olmuştu. Şeyhliği Muhammed Haznevi’nin oğlu Muhammed Muta Haznevi üstlendi.
SAKARYA-DÜZCE-BURSA
Hakikatçılar
Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar’ın şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı’nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet’e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor. Sakarya başta olmak üzere Düzce, Bursa ve Ankara’da önemli sayıda müride sahip. Tarikat, şeyhe mutlak itaat ilkesiyle yaşıyor.
KAYSERİ
NakşibendiYahyalı Cemaati
Kayseri’de Gülen Cemaati’yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi tarikatının Anadolu’daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan Efendi’den alıyor adını. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç. Cemaat, Kayseri’deki sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdü. Müritleri arasında Kayseri’nin önde gelen işadamları bulunuyor.
İSTANBUL
Işıkçılar
Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver Ören’in rahatsızlığı ve İhlas Finans’a el konulması cemaatin güç kaybetmesine neden oldu.
TÜRKİYE’NİN EN YAYGIN İKİ CEMAATİ
Gülen Cemaati ve Nurcular
Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen’in etkinlik alanı Türkiye’nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika’dan Uzakdoğu’ya uzanıyor. 1941 doğumlu Gülen, 1970’lerden itibaren Nur hareketi içinde gözyaşı eşliğindeki vaazlarıyla kendi yolunu çizdi. Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan örgütlenmesi bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüş durumda. Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda yatırımı bulunuyor. Gülen uzun süredir ABD’de yaşaması, olası vefatı sonrasında bu büyük ekonomik gücün nasıl paylaşılacağı belli değil. Nur cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet Kutlular’ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım, Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi (Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler (Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar
Süleymancılar
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin ’e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi. Kurduğu Kuran kurslarından yetişen öğrenciler, hocalarının mehdiliğine iman edip, Süleymancılar cemaatini oluşturdu. Ege ve Akdeniz bölgelerinde güçlenen Süleymancılar zamanla tüm yurda yayıldı. Faaliyetlerini "kurs ve okul talebelerine Yardım Dernekleri" adı altında yürütüyor. Hakikatçılar’ın şeyhi Ömer Öngüt, Süleymancılar’ı "Dinleri Süleymancılık, imanları para, huyları gasp, meslekleri de dilencilik olan bir cemaat" olarak adlandırıyor. Türkiye’nin her ilinde en az bir Kuran kursuna sahip cemaatin, kurs ve öğrenci yurtlarının toplam sayısının 1500’ü bulduğu söyleniyor. Tunahan ’ın ölümünün ardından cemaat liderliğine Kemal Kaçar geçti. Onun vefatı sonrasında ise cemaat her ne kadar reddedilse de iki kardeş Ahmet Denizolgun ile Beyazıt Denizolgun arasında bölündü.
İSTANBUL-ANKARA
İskenderpaşa Cemaati
Geçmişi 1800’lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’ne uzanıyor. Uzun süre, Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi. Kotku’nun ölümünden sonra liderliğe geçen damadı Prof. Esad Coşan da 2001 Şubat’ında Avustralya’da trafik kazasında öldü. Post oğlu Nurettin Coşan’a kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı’nı da kurarak örgütlenmeyi genişletti. "Hanım Dernekleri"yle kadın örgütlenmesine yöneldi. Şu andaki lider Nurettin Coşan, dini eğitiminin yanı sıra New York’ta işletme öğrenimi gördü. Babasının isteğiyle 1996’da aile şirketi Server Holding’in yöneticiliğini üstlendi. Ticari faaliyetleri ve seyahatleri nedeniyle liderlik görevini yerine getiremediğini iddia eden bir grubun muhalefet başlattığı ve tarikattan koptuğu söyleniyor. Siyasetin birçok önemli ismi cemaatle gönül birliği içinde: Eski cumhurbaşkanı Turgut Özal, başbakana Recep Tayyip Erdoğan, Korkut Özal, maliye bakanı Kemal Unakıtan, bir dönem için dahi olsa Necmettin Erbakan. İskenderpaşa Tarikatı’nın bir de siyasi partisi var: "Sağduyu Partisi." Recep Tayyip Erdoğan’ın, 3 Kasım 2002 Seçimleri sonrasındaki ilk cuma namazını Ankara’nın Dikmen semtindeki Mehmet Zait Kotku Camii’nde kılması bu gönül bağının sembolik işareti olarak değerlendiriliyor.
İZMİR-MANİSA-AYDIN
Melamiler
Melami Tarikatı’nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem’in 1996’da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşıyor. Cemaatin Aydın, Adana, Uşak ve İzmir’de mürit grupları bulunuyor. Tarikatın diğer önemli ismi Davud Yılmaz. 73 yaşında, İzmir’de yaşıyor ve küçük bir cemaati kontrol ediyor. İstanbul’da da takipçileri var. "İbadet gizli, gösterişsiz olmalı" yaklaşımını savunan Melamiler genellikle ev toplantılarında bir araya geliyor.
İSTANBUL-KONYA-ANKARA
Erenköy Cemaati
Kökleri Kelami Dergahı’na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat’a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil’deki arazilerini satıp, İstanbul’a yerleşti. Erenköy’de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen Ayaklanması’na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat’ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu’nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu’nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak’ın eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya’da yaşayan Tahir Büyükkörükçü. Şeyh postuna Büyükkörükçü’nün oturduğu ileri sürülüyor. Konya’da Erenköy Mahallesi’nde yaşayan Büyükkörükçü bir dönem Milli Selamet Partisi milletvekilliği de yapmıştı. Erenköy Cemaati’nin Ankara örgütlenmesini ise Muradiye Vakfı yürütüyor.
İSTANBUL
İsmailağa Cemaati
Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723’te Fatih’te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960’da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul’un merkezi Fatih’te, Türkiye’nin en dikkat çeken İslami gettosunu oluşturdu. Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu’nun kökeni nedeniyle İslami gruplar içinde "Oflular" olarak da tanınıyor. Cemaatin önde gelen bazı isimlerinin Salih Mirzabeyoğlu liderliğindeki İBDA-C ile birlikte hareket etmesi, grubun radikalleşme potansiyelinin bir kanıtı gösteriliyor
Menzil Cemaati
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Menzil Cemaati (veya Fecir Cemaati[1]), Nakşibendiye'ye bağlı olup Türkiye'deki cemaatler arasında en fazla mensubu olandır.[2] Menzil Cemâati "Muhammed Raşit Erol" (1929-1996) tarafından kurulmuştur.[3] Bugün önderleri Abdulbâki Erol'dur.[4] Adıyaman merkezli olup cemaat Ankara ve İstanbul'da da mevcuttur. Ekonomik gücü, mensuplarının işlettiği firmalardan kaynaklanmaktadır.[5]
Türkiye'deki diğer cemaatler gibi Menzil Cemaati de Türkiye Cumhuriyeti'ne muhalif değildir.[2] İki ana kola ayrılır:
- Adıyaman kolu: [2]
- Ankara kolu: .[2]
-
"Menzil Tarikâtı" denilen aslında Nakşibendi yoludur. (Tarikât yol demektir). Büyük Veli Şah-ı Nakşibendi'nin belirlediği usüllere göre eğitim gören talebelerin en büyük özelliği, sünnete sıkı bağlılık ve çokça Allahu tealayı zikretmeleridir. Tarih boyunca binlerce Büyük zat bu yola intisab etmiş ve İslam dinine büyük hizmetleri olmuştur. Daha detaylı bilgiler için Semerkand Yayınlarından Altın Silsile ve Reşahat adlı kitaplarada bakılabilir .[2]
Nakşbendiyye'nin büyük önderi Şeyh Mehmet Zahid Kotku'nun ölümünden sonraki bir kopuş sürecinden Adıyaman merkezli ve Menzil'de yerde kurulduğu için bu şekilde adlandırılan cemaat ortaya çıktı. Babası Nakşibendi büyüklerinden biri olarak anılan babası Seyyit Abdulhakim Hüseyni'den "el alarak" Muhammed Raşit Erol, bu cemaati kurmuştur.
12 Eylûl siyâseti [değiştir]
Ona her yerden çok ziyaretçi gelmesi üzerine 12 Eylül askeri yönetimi tarafından Gökçeada'ya sürüldü, fakat sağlık problemleri yüzünden Konsey kararı ile Ankara'ya yerleşip sonra da tekrar Menzil'e döndü.[2]
12 Eylül'de idamla yargılandıktan sonra afla serbest kalan bazı eski ülkücülerin de cemaate katılmalarıyla Menzilciler Orta Anadolu, Ege, Akdeniz, Marmara ve hatta Trakya bölgesinde de daha etkili olmaya başladılar. Özellikle Menzil Şeyhi Erol'un Alparslan Türkeş'e karşı bayrak açan Büyük Birlik Partisi lideri, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve eski Maraş Ülkü Ocakları Başkanı Ökkeş Kenger Şendiler gibi önemli siyâsî şahsiyetler, onun yakınında oldular. Buna rağmen Turgut Özal'ın ölümünden sonra kendileriyle ilişki kuran Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu Refah Partisi'ne yöneldiyse de bugün cemaat AK Parti'ye desteklemektedir.[2]
Menzil Cemaati'ni diğer cemaatlerden ayıran özellikleri şunlardır:[2]
- Kurucusunun devlet yanlısı tutumundan dolayı etkisinin Güneydoğu'dan çıkıp tüm Türkiye'ye yayıldığı taraftarlarınca öne sürülmektedir.
- Bilgi edinmenin erkekler gibi kadına da farz olduğunu ileri sürmesi.
Kadınlarla ilgili görüşleri [değiştir]
Kadınların da bilgi edinmesine şart koşmasıyla ilgili görüşünden dolayı Türkiye'deki üniversitelerde başörtülü öğrenci sayısında artış kaydedilmiştir[kaynak belirtilmeli]. Erol'un 1982'de Afyon'da verdiği halka açık bir vaazda, "bir öğrenciyi yetiştirmek, yetmiş bin kişiyi sofu yapmaktan daha hayırlıdır. Cahilin sofisi de alimi de hüsrandadır" sözleri, tarikat için emir olarak algılanır[kaynak belirtilmeli]. Bu sözlerden sonra diğer Nakşibendi cemaatlerin hilafına kız çocuklarının lise ve yüksekokullarda okumalarına önem verildi[
|
|
|
|
|
|
1991 yılında yine böyle bir ramazan bayramında Menzil Şeyhi Muhammed Raşit Erol’un elini öpmek için bekleyenlerden birisi de Denizli’den gelen 17 yaşındaki Murat Erol’du. Murat Erol, ceketinden çıkardığı enjeksiyon aletini öptüğü ele batırıverdi. Şırıngada tarım ilacı vardı. Şeyh ölmeyecekti belki ama bir daha da kendisine gelemeyecekti.
Şeyh Erol, 1991 yılının bayram namazı sonrası, yıllardır süren bir geleneği daha yerine getirmek üzere, mezradaki camide müritlerinin karşısına geçti. Türkiye’nin dört bir yanından "eline yüz sürmeye" gelmiş yüzlerce sofi, önünde sıraya geçmişlerdi. Şeyh Erol, müritlerine teker teker elini uzatıyor ve onların bu el öpüşlerine, dua olduğuna inanılan Arapça mırıldanışlarla karşılık veriyordu.
Kısa süre sonra sıra Denizlili, 17 yaşındaki şeyhiyle aynı soyadı taşıyan Murat Erol’a geldi. Murat Erol, 16 Mart’ta Ramazan Bayramı namazı sonrasındaki herkes gibi şeyhinin ellerine kapandığı sırada ceketinin cebine sakladığı ve içinde tarım ilacı bulunan zehirli iğneyi Erol’un eline batırmayı başardı. Şeyh Erol, iğneli saldırıyı fark ettiğinde birkaç damla da olsa zehir damarlarına karışmıştı bile. Acıyla, Denizlili Erol’u ittiğinde artık çok geçti.
Murat Erol, saldırıyı fark eden müritlerinden Adem Kazan tarafından bıçaklanarak öldürülmeye çalışıldı. Ancak sonra, polis oldukları ileri sürülen kişiler tarafından kurtarıldı. Kazan’a müdahale edenlerin "Öldürmeyin! Arkasında kimler var onu öğrenelim" diye bağırdığı duyuldu. Murat Erol’un Denizli’nin Babadağ İlçesi’nde başlayan yolculuğu, Adıyaman Menzil’de bir linçle sona ermekten bu sayede kurtuldu.
Saldırının ardından basına konuşan Murat’ın babası Bircan Erol, oğlunun bunalımda olduğunu söyleyerek "Tübitak projelerinde ödüller alan oğlum bir süre sonra dine yöneldi ve bunalıma girdi" diyordu. Erol ise ilk ifadesinde "Şeyhi İslam düşmanı olarak gördüğüm için öldürmek istedim" diye konuşuyordu.
2 YIL SONRA ÖLDÜ
Saldırının ardından hemen hastaneye kaldırılan Raşit Erol, saldırgandan şikayetçi olmadı; olayı bir takdir-i ilahi olarak değerlendirdiğini açıkladı. Saldırının ardından ise kendisini bir daha toparlayamayan Erol, 2 yıl sonra 1993 yılında, 63 yaşındayken öldü. Müritleri onu Maklat adını verdikleri Menzil’deki Erol Ailesi için yapılan türbeye, babasının yanına gömdü.
Erol’un ölümünün ardından yerine kardeşi Abdülbaki Erol geçti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|