NÜFUS Van ve Van Gölü çevresinde ele geçirilen tarihi ve arkeolojik bulgular, bölgenin Anadolu'nun en eski uygarlık merkezlerinden biri olduğunu, dolayısıyla da o günün şartlarında nispeten yoğun nüfuslu yöreler arasında sayılabileceğini göstermektedir. Bölgede yer alan çok sayıda tarihi kalıntılar, yerleşme ve nüfus yoğunluğu hakkında bir dereceye kadar fikir verse de, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine gelinceye kadar geçen süre içindeki nüfus gelişimi hakkında yeteri kadar sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Bilinen en eski uygarlıklarından olan Urartular dışında Van Gölü ve çevresi güçlü bir siyasi organizasyona merkez olmamıştır.
Bölge, Urartu egemenliğinden çıktıktan sonra çesitli devletlerin sınır bölgesinde sık sık el değiştirmiştir. Bu nedenle çeşitli savaş ve istilalar dolayısıyla nüfusta zaman zaman azalmalar meydana gelmiştir. Van Gölü çevresinin 19. yüzyıl öncesindeki nüfusu hakkında yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Osmanlı Salnamelerine dayanılarak elde edilen verilere göre 19. yüzyılın son yıllarında Van Merkez Sancağı ve Hakkari Sancağından oluşan, bugünkü Bitlis, Muş, Ağrı ve Hakkari illerinin de bağlı bulunduğu Van vilayetinin nüfusu 430.000 idi. Osmanlı Salnamelerine dayanılarak yapılan araştırmalara göre 1889'da Van'ın merkez nüfusunun 35000, Gevaş'ın 13164, Adilcevaz'ın 12697, Erciş'in 14774 ve Muradiye'nin nüfusunun ise 13382 olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan başka Van'ın nüfusu hakkında Osmanlı döneminde bazı bilgiler elde edilmiş olsa da, bunların tahminden öte bilimsel bir değeri yoktur. Bu nedenle bu rakamlara dayanılarak zamanın nüfusu ve özellikleri hakkında bir takım değerlendirmeler yapmak sağlıklı olmayacaktır. Bu yüzden Van Gölü çevresinde, özellikle Van'ın nüfusunun zaman içindeki seyrinin ortaya konmasının Cumhuriyet Devrinde düzenli periyodlarla yapılan nüfus sayımlarının sonuçları ışığında yapılması daha anlamlı ve gerçekçi olacaktır. Yüksek ve anzali bir arazi yapısına sahip olan Van Gölü çevresinde yerleşme ve nüfus, genellikle daha ılıman iklim koşulları ve nispeten verimli tarım topraklarının bulunduğu alanlarla kıyı ovaları üzerinde toplanmıştır. Söz konusu kıyı ovaları üzerindeki önemli yerleşmelerin nüfusları aşağıda verilmiştir.
EĞİTİM Tarihi çok eskilere dayanan Van, çeşitli uygarlıklara adeta beşiklik etmiştir. Tarih boyunca bir çok savaşlara sahne olmuş, bu nedenle de bazı kavim ve milletlerin hükümranlığına girmiştir. Medler, Persler ve Romalılar'ın yöreye hakim olduklarını tarihi kaynaklardan öğrenmekteyiz. Van, ilk defa Hz. Ömer zamanında sahabe'den Hz. İlyaz kumandasında bir ordu ile fethedilir. 1021 yılında Bizanslılar'ın yönetimine girmiş, 1065'te de bölge Sultan Alpaslan tarafından fethedilmiştir. Sonradan Van Bölgesinin Zengi'lerin, Eyyubi'lerin, Artuklular'ın, İlhanlılar'ın, Celayirliler'in, Akkoyunlular'ın, Safeviler'in ve 1387'de de Timurlular'ın eline geçtiğini görüyoruz. Bölge, giderek güçlenen Osmanlılar'la Safeviler arasında zaman zaman el değiştirir. Nihayet, 1548'de kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girer. İnsanlık tarihiyle birlikte var olan eğitim, toplum ve devletler hayatında hayati bir fonksiyona sahip bir unsurdur. Van'da eğitim çok eskilere dayanır. Bu nedenle Van'da eğitimi Cumhuriyet öncesi ve sonrası ele almakta yarar var diye düşünmekteyiz.
CUMHURİYET ÖNCESİ Van'da Eğitim-Öğretimi üç devreye ayırabiliriz. Başlangıçtan XVII. yüzyıl sonlarına kadar olan devre: Bu devre tamamen Doğu etkisindedir. Bir çeşit Osmanlı skolastiği niteliğindedir. Öğretim, tümü ile Medresenin tekelinde gibidir. İlk Batılılaşma hareketleri devresi: Yaklaşık olarak 1770-1840 yılları arasındaki süredir. Tanzimat ve sonrası: 1839'dan 1923'e kadar yüz yıla yakın bir zamanı kapsayan bu devre, Türkiye'nin kültür ve eğitimle birlikte hemen her alanda batılılaşmaya yöneldiği bir dönemdir. Cumhuriyet öncesi Van'da Eğitim Öğretim Faaliyetlerinin tesbiti için yaptığımız araştırmada elimize geçen bir kaç kaynak eserin, Van'da Cumhuriyet Öncesi Eğitim-Öğretim faaliyeteleri konusunda verdiği bilgiler, günümüzle mukayese açısından önemlidir. Bu eserleri kronolojik olarak şöyle sıralamak mümkündür: 15. ve 16. yüzyıllarda Van-Orhan Kılıç Osmanlı Devletinin ilk istatistiki Yıllığı (1897)-Prof. Dr. Tevfik Güran. Van Salnamesi Van Belediyesi Yayınları. Van Kütüğü Yüzüncü Yıl Ünv. 1993. 1548-1648 YILLARI ARASI VAN'DA EĞİTİM Osmanlı döneminde eğitim ve öğretimin, medrese ve sıbyan mekteplerinde yürütüldüğü bilinmektedir.
Van şehrindeki başlıca medreseler şunlardır: Ulu Cami Medresesi Ulu Cami'nin avlusunda bir de medresesi mevcuttu. Evliya Çelebi, Ulu Cami ile ilgili sözlerini tamamlarken "... Taşra Haremi etrafı kan-ı ulema ve Süleha-i Darü'l - Tedrislerdir." diyerek caminin avlusundaki medresenin varlığına dikkat çekmenin yanı sıra, Van şehrindeki medreseleri sayarken de ilk olarak Ulu Cami Medresesi'ni zikretmiştir. (Evliya ÇELEBİ, Seyahatname 3-4, VI, 256/b) Bicaniye Medresesi Ulu Cami Medresesi'nden sonra Van'daki en eski medresedir. Elimizdeki bir Rus kaydından, bu medresenin Akkoyunlu beylerinden Bican Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Van'ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra Van beylerbeyi İskender Paşa'nın, merkeze bir mektup göndererek, Bican Süleyman Bey tarafından yaptırılan bu medresenin harap olduğunu ve bu sebeple tamiri için para istediği bilinmektedir. Bu medresenin, şehrin hangi mahallesinde olduğu hususunda herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız gibi, daha sonraki yıllarda da konuyu açıklığa kavuşturacak bir kayda rastlanmamaştır. Bu nedele sadece Akkoyunlular'ın bölgeye hakim oldukları 1. yüzyılın 2. çeyreğinde yapıldığını ve 1550 yılına kadar varlığını sürdürdüğünü söylemekle yetineceğiz. Hacı İzzeddin Şir Medresesi Hacı İzzeddin Şir Medresesi, muhtemelen Melik İzzeddin Şir'in Van'daki hakimiyeti sırasında yapılmış olabilir. 1387 yılında Timur'a bağlılık kaydıyla, buranın yönetimini ele alan bu beyin, 1452 yılında Karakoyunlu İskender Bey tarafından öldürülmesine kadar uzun süre Van'da kaldığı bilinmektedir. (Orhan KILIÇ, 15 ve 16. yüzyıllarda Van, s. 225.) Melik İzzeddin Şir'den sonra ki beylerin, Melik Eset ve II.Zahit İzzeddin olması, bunlar zamanında yapılmadığına da delalet etmektedir. Hacı İzzeddin Şir Medresesi'nin incelediğimiz dönemden önce yıkılmış olması, Van şehrinin fiziki yapısı ile alakasını ortadan kaldırmaktadır. Ancak 16. yüzyılın başlarına kadar vaziyette olduğu anlaşılmıştır. İskender Paşa Medresesi 15 Ağustos 1548'de Van'ın Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra, Anadolu Defterdarı Çerkez İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Vakfiye Defteri No: 581, s.170, sıra no: 185, 22 Ekim 1565 tarihli İskender Paşa Medresesi Vakfiyesi) Van'ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra yapılan ilk medrese olması bakımından ayrı bir özellik arz etmektedir. Evliya Çelebi, İskender Paşa Medresesi'nden bahsetmektedir.
Bu sebeple medresenin 1648 yılında Van'da meydana gelen zelzele neticesinde yıkılmış olabileceği akla gelmektedir. 1571 tarihli evkaf tahrir defterinde, İskender Paşa Medresesi'nin varlığı tesbit edilmektedir. Defterdeki bilgilere göre bu medrese vakfının yıllık geliri 83.989 akçe idi. (Kuyud-i Kadime 202, v.50/a.) Hüsrev Paşa Medresesi Orta Kapı Mahallesi'ndeki Hüsrev Paşa Cami Külliyesi içindedir. Evliya Çelebi'ye göre, medrese odaları caminin avlusunda bulunmakta idi. (Evliya Çelebi, Seyahatname 3-4, v. 256/b) Hüsrev Paşa Medresesi, camisi ile birlikte Van beylerbeylerinden Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1571 yılında günlük 50 akçe olan bir müderrisi, 2 muidi ve 11 talebesi olduğu anlaşılmaktadır. (Kuyud-i Kadime 202,v.50/b.) Tebriz Kapı Medresesi Tebriz Kapısı, Camii'nin bünyesindeki medresedir. Bu medresenin varlığına sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde rastlamaktayız. (Evliya Çelebi, Seyahatname 5-4, v.256/b.) Horhor Medresesi Evliya Çelebi tarafından sadece ismi anılmaktadır. Adından yola çıkarak Horhor Bahçeleri civarında olduğunu söyleyebiliriz. Abbas Ağa Medresesi Bu medreseden de sadece Evliya Çelebi bahsetmektedir. (Evliya Çelebi, Seyahatname 5-4, v.256/b.) Evliya Çelebi'nin Van'daki camileri anlatırken, İskele Kapısı Camii'nin Abbas Ağa adında bir hayırsever tarafından yaptırıldığını ifade etmesi, bu medresenin de İskele Kapısı Cami bünyesinde olduğunu ve bu zat tarafından yaptırıldığına delalet etmektedir. Sıbyan Mektepleri Osmanlı döneminde çocuklara yönelik eğitim, sıbyan mekteplerinde verilirdi. Bu mektepler çoğunlukla bir caminin bünyesinde bulunmasına rağmen, müstakil mekteplere de rastlanmaktadır. Evliya Çelebi, Van'da 20 adet sıbyan mektebinin varlığına işaret etmektedir. Bu mekteplerden üç tanesi yukarı kalede, diğerleri ise şehrin içinde idi. Hüsrev Paşa Muallimhanesi 1571 yılındaki kayıtlara göre, Hüsrev Paşa Medresesi veya Camii'nin bir bölümünde küçük yaştaki çocuklara da eğitim veriliyordu. Bir muallim ve bir halife-i mektebe görev yapıyordu. Kaya Çelebi-zade Koçi Bey Muallimhanesi Aynı adla anılan caminin içerisinde bulunuyordu. 1571 yılından sonra bir medrese havasına büründüğü anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde, Kaya Çelebi Medresesi ifadesini kullanması 17. yüzyılın ortalarında tedris hizmeti verdiğini göstermektedir.
1897 YILI OSMANLI DEVLET EĞİTİM İSTATİSTİĞİ "Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı (1897)" adlı eserin verdiği istatistiki bilgilere göre eğitim konusu üç bölümde incelenmiştir. Eğitim Askeri eğitim Diğer eğitim faaliyetleri Adı geçen bu kitaptan konu gereğince "Van vilayeti" adı ile adlandırılan istatikleri ele alıyoruz. Eğitim: Van'da bulunan lise, ortaokul ve ilkokulların toplam adedi ve bu okullarda okuyan öğrencilerin cins ve miktarları. Okul Adedi : 135 Öğrenci Adedi : 2292 Müslüman Erk:2116, Kadın: 176 Gayr-ı Müslim Erk: - Kadın: - Liseler ve bu okullarda okuyan öğrencilerin cins ve miktarları: Okul Adedi : 10 Öğrenci Adedi : 338 Müslüman Erk: 313 Kadın : 25 İlkokullar ve bu okullarda okuyan öğrencilerin cins ve miktarları: Okul Adedi : 125 Öğrenci Adedi : 1954 Müslüman Erk: 1803 Kadın : 151 Askeri Eğitim : Osmanlı Devleti'nde 1897 senesi itibarı ile mevcut bulunan askeri idadi ve rüşdiyye mektepleri ile talebesinin miktarı: Toplam Talebe Adedi : 139 Okul Adedi : 1 1897 senesi itibarı ile şehadetname alanlar ve değişik sebeplerle çıkarılanlar: Mekatib-i Rüşdiye (Ortaokul) Toplam : 47 Şehadetname Alanlar : 16 Değişik Sebeplerle Çıkarılanlar: 31 Bu okullarda görev alan müstahdem, memurun ve muallimin ve hademenin miktarı: Toplam : 20 Muallim : 10 Memur : 4 Hademe ve diğerleri : 6 Diğer Eğitim Faaliyetleri (Gayr-I Müslim Okulları): Van Vilayeti dahilinde verilen istatistiklere göre lise bulunmamaktadır. Ortaokullar: Okul Adedi : 8 Öğrenci Adedi Erk : 1585 Kadın: 735 Muallim Adedi Erk : 58 Kadın : 18 İlkokullar: Okul Adedi : 12 Öğrenci Adedi Erk :285 Kadın : 159 Muallim Adedi Erk : 1 Kadın : 14 Van Dahilinde Medrese ve Öğretim Yerleri: Van Kazası : 10 Medrese 1 Kütüphane Erçek Nahiyesi : 2 Medrese Havasor (Gürpınar Nahiyesi : 2 Medrese Timar Nahiyesi : 3 Medrese Gevaş Kazası : 3 Medrese Müküs (Bahçesaray) Kazası : 5 Medrese İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Kısa Tarihçesi Van İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz 1939 yılında kurulmuştur. Eski Hükümet Konağında hizmet vermiş. Yeni Hükümet Konağının yapılacağından dolayı, İnönü İlkokulunda geçici bir süre hizmet vermiştir. Yerinin darlığından dolayı Özel İdareye taşınmış ve hizmetlerini sürdürmüş. Daha sonra tekrar kendisine tahsis edilen Yeni Hükümet konağında hizmetlerini yürütmüştür. Müdürlüğümüz, 2006 yılında İskele Caddesi üzerinde bulunan, Eski Toprak Su binası olarak bilinen ve kendisine tahsis edilen yeni binasına taşınmıştır. Halen aynı binada hizmet vermektedir.
İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Faaliyet Alanları şunlardır 1-Sicil - Özlük Hizmetleri 2-Atama Hizmetleri 3-İnceleme, Soruşturma ve Değerlendirme Hizmetleri 4-Kültür Hizmetleri 5-Eğitim-Öğretim ve Öğrenci İşleri Hizmetleri 6-Program Geliştirme Hizmetleri 7-Hizmetiçi Eğitim Hizmetleri 8-Bilgisayar ve Sınav Hizmetleri 9-Okul Öncesi Eğitim Hizmetleri 10-Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri 11-Okul içi Beden Eğitimi Spor Hizmetleri 12-Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Hizmetleri 13-Burslar ve Yurtlar Hizmetleri 14-Özel Öğretim Kurumları Hizmetleri 15-Sağlık İşleri Hizmetleri 16-Yaygın Eğitim Hizmetleri 17-Çıraklık ve Mesleki Teknik Eğitim Hizmetleri 18-Strateji Geliştirme Hizmetleri 19-Bütçe-Yatırım ve Tesisler Hizmetleri 20-Eğitim Araçları ve Donatım Hizmetleri 21-Arşiv ve İdari Hizmetleri 23-Basın ve Halkla İlişkiler Hizmetleri 24-Bilgi Edinme Hizmetleri 25-Toplam Kalite Yönetimi Hizmetleri 26-Evrak Kayıt Hizmetleri 1. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Teşkilat Yapısı-şeması-birimleri Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü Merkez ve 11 ilçede kurum olarak il, ilçe, kasaba ve köylerde okul olarak teşkilatlanmış olup hemen her köyde en az bir okul binası ve lojmanı bulunmaktadır. Van Milli Eğitim Müdürlüğü İlçe Müdürlüğü 11 Halk Eğitim Merkezi 12 Öğretmenevi 13 Rehberlik Araştırma Merkezi 2 Anaokulu 23 İlköğretim Okulu 850 Lise ve Dengi Okullar 69 Özel Öğretim 71 Toplam Öğrenci Sayısı 270.087 Mesleki Eğitim Merkezi 2 Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü 1 Bilim Sanat Merkezi 1 Toplam Personel Sayısı 10.251 PERSONEL SAYISI Eğitim Öğretim Sınıfı 9261 Genel İdari Hizmetler Sınıfı 354 Sağlık Hizmetleri Sınıfı 3 Teknik Hizmetler Sınıfı 45 Yardımcı Hizmetler Sınıfı 688 TOPLAM 10351 Okul Öncesi Eğitim İlimizde son yıllarda önemli mesafeler katedmiştir. İlköğretimde ilimiz eğitiminin durumu gün geçtikçe daha iyiye gitmektedir. İlköğretimde okullaşma oranı % 97'dir. Artan yoğun nüfus ve zorlu iklim koşulları eğitim imkanlarını zorlasa da son yıllarda yapılan okullarla bu problem aşılma sürecine girmiştir.
Van'da ilk lise (1949-1950) yılları arasında açılan Atatürk Lisesidir. Müstakil düz lise olarak hizmet verirken Anadolu Lisesine dönüştürülen atatürk lisesinde 300 kişilik pansiyon bulunmaktadır. Van'da 2008 yılı itibari ile 68 lise vardır. Son yıllarda yapılan yatırımlarla Van'da olmayan okul türü kalmamıştır. Fen Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi, Bilişim Lisesi, Denizcilik Lisesi, Spor Lisesi, Sağlık Meslek lisesi, Ticaret Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi,Tarım Meslek Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi,Kız Meslek Lisesi gibi okul türlerinin olduğu ilimizde son yıllarda okullaşma oranı önemli ölçüde artmıştır. Son yıllarda çok göç alan ilimizde, artan nüfus karşınında pekçok yeni okul yapılarak eğitime açılmış, derslik başına düşen öğrenci sayısında önemli mesafe katedilmiştir. Bu fiziki iyileşmenin önümüzdeki yıllarda ilin eğitim kalitesinin artmasına dayanak olacağı düşünülmektedir. Kırsal kesimde barınan öğrenciler için YİBO'lara ve öğrenci yurtlarına önem verilmiş bu kurumların sayısı artırılmıştır. İlimizde 22 YİBO vardır. 1 YİBO daha yapılma sürecindedir. 2008-2009 Eğitim öğretim yılında 630 yerleşim yerinden, 10.102 kız,13.167 erkek toplam 23.269 öğrencimiz, 1754 araçla 100 taşıma merkezine taşınmaktadır. Van'da toplam 3 adet çıraklık eğitimi merkezi(MERKEZ, ERCİŞ,ÖZALP) faaliyet göstermektedir. Bu merkezlerin toplam derslik sayıları 18, toplam öğrenci sayısı 1276 'dir. İLÇE ADI ÇIRAK KALFA USTA TOPLAM Merkez Vali Ali Paşa Mesleki Eğitim Merkezi 400 117 110 627 Erciş Mesleki Eğitim Merkezi 188 297 150 635 Özalp Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi 14 - - 14 TOPLAM 602 441 260 1276 Halk Eğitimi Merkezileri Sürekli değişim ve gelişmişlik arz eden ülkemizde, değişme ve gelişme karşısında insanımız ve toplumumuza devamlı eğitim desteği vermede ve sağlamada Halk Eğitim Merkezlerinin çok önemli yer vardır Van'da toplam 21 adet ortaöğretim öğrenci yurdu vardır. Bu yurtların kontenjan toplamı 9874'tür. Çoğu Merkez ilçe'de bulunan bu yurtlarda, bulundukları yerde öğrenim imkanı bulamayan dar gelirli çocuklar bulunmaktadır. Van'da Milli Eğitimin gözetim ve denetiminde, özel okullar dahil olmak üzere 81 adet özel öğretim kurumu bulunmaktadır.
Van'da 2008 yılı itibari ile 8 Özel Okul (5 İlköğretim 3 Lise), 22 Özel Dershane, 17 Rehabilitasyon Merkezi, 17 Motorlu Taşıt Sürücü Kursuı, 7 Muhtelif Kurs, 10 Özel Öğrenci Yurdu bulunmaktadır. ÖZELKURUMUN TÜRÜ MERKEZ BAŞKALE ÇALDIRAN ERCİŞ GEVAŞ MURADİYE ÖZALP TOPLAM LİSE 3 - - - - - - 3 İLKÖĞRETİM 4 - - 1 - - - 5 DERSHANE 15 - - 6 1 - - 22 ETÜT EĞİTİM MERKEZİ 1 - - - - - - 1 ÖĞRENCİ YURDU 12 - - 3 1 1 17 SÜRÜCÜ KURSU 12 - - 3 1 1 1 18 BİLGİSAYAR VE DİL KURSU 5 - - - - - - 5 REHABİLİTASYON MERKEZİ 6 1 2 5 1 2 1 18 GENEL TOPLAM 58 1 2 17 3 4 3 88 VAN İLİNE EĞİTİME % 100 DESTEK KAMPANYASI KAPSAMINDA YAPTIRILAN OKULLAR Türk Eczacılar Birliği İlköğretim Okulu Özgün-Coşkun Haydaroğlu İlköğretim Okulu Özalp Ağabey Özbey Lisesi Bahçesaray İsmail Sancak Kız Yurdu Erciş Sevim Kürüm Anadolu Lisesi Erciş Kadir-Rezzan Has İlköğretim Okulu Çaldıran M.Salih-Zahide Tamince Lisesi Münci İnci Bilişim Lisesi Eğitime % 100 Destek Kampanyası ile Van?da 236 derslik, 15 lojman, Toplam 1408 kişilik pansiyon, 2 spor salonu , 3 onarım yapıldı. Toplam 30.509.560-TL harcandı. SAĞLIK Temel hedef; birey ve toplum sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerin engellenmesi ve mevcut sağlık düzeyini yükseltmek olan sağlık hizmetlerinin sunumunda iki kategori yer almaktadır. 1-Korucu Sağlık Hizmetleri 2-Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri
NÜFUS DURUMU İlimiz çevre illerden hızlı göç alması ve çarpık kentleşmenin alt yapısız olarak devam etmesi verilmekte olan sağlık hizmetlerini zaman zaman olumsuz olarak etkiliyorsa da bu konuda Sağlık Müdürlüğü’nün yıllardır süren planlı ve özverili çalışmaları sonucu bugüne kadar insan sağlığını tehdit eden önemli bir durumla karşılaşılmamıştır. Sağlık hizmetlerinin birinci ve en önemli dalı hiç şüphesiz ki koruyucu sağlık hizmetleridir. Bu hizmetler maliyet olarak ucuz olması yanında sosyal ve ruhsal anlamda büyük öneme haizdir. Aşı ile korunabilir polıo, tetanoz ve benzeri bazı hastalıkların aşıları ucuz olmasına rağmen tedavileri oldukça maliyet gerektirmekte ve sonuçta da % 100 iyileşme gerçekleşmemektedir. Basit bir sağlık eğitimi ile halledilecek olan çevre, su, atık, temizlik eğitiminin verilmemesi durumunda toplumsal bazı hastalıkların meydana gelmesi doğaldır. Bu durumda tedavi maliyetleri de bir hayli yükselmektedir. İzah edilen gerçeklerden hareketle ilimizde koruyucu sağlık hizmetlerine büyük önem verilmektedir. Bugün 58 sağlık ocağı, 47 binalı sağlık evi, 2 verem savaş dispanseri, 2 AÇS/AP dispanseri ile koruyucu sağlık hizmetleri verilmektedir.
KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ VEREN KURUMLAR -Van Verem Savaş Dispanseri -Erciş Verem Savaş Dispanseri -Van AÇSAP Dispanseri -Erciş AÇSAP Dispanseri -Sıtma Başkanlığı -Bölge Halk Sağlığı Laboratuarı -Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü -Sağlık Ocakları (58 adet) -Sağlık Evleri 105 adet(47)faal YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI -VAN EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ -VAN İPEKYOLU DEVLET HASTANESİ -VAN DOĞUM VE ÇOCUK EVİ HASTANESİ -VAN YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ -ERCİŞ DEVLET HASTANESİ -MURADİYE DEVLET HASTANESİ -BAŞKALE DEVLET HASTANESİ -ÇALDIRAN ENTEGRE DEVLET HASTANESİ -ÖZALP DEVLET HASTANESİ -BAHÇESARAY ENTEGRE DEVLET HASTANESİ -ÇATAK ENTEGRE DEVLET HASTANESİ -GEVAŞ ENTEGRE DEVLET HASTANESİ .
Van ilinde uygulanmakta olan bağışıklama çalışmaları son yıllarda hedeflenen düzeylere yaklaşmıştır. İlimiz merkez ve ilçe merkezlerinde aşılama çalışmaları rutin olarak yürütülmekte, coğrafi ve iklim şartlarının ulaşımı güçleştirdiği aylarda dahi aşılama çalışmaları büyük özverilerle devam ettirilmektedir. Önceki yıllarda % 60-70 dolaylarında olan bağışıklama düzeyimiz 2006 -2007-2008 yıllarında % 95 seviyesine ulaşmıştır. İldeki aşılama oranına ulaşılmadaki en büyük etken, bağışıklama hizmetlerinin ulusal politika haline getirilerek devamlı gündemde tutulmasının yanı sıra, bu çalışma ve uygulamaları yapan personelin eğitiminde yapılan hizmet içi eğitimlerle istenen düzeye ulaşılmasıdır. Soğuk zincir araç ve gereçlerinin takviyesi ve aşıların soğuk zincir kurallarına uygun olarak sağlık kuruluşlarına ulaştırılması, ilgili personelin zaman zaman yapılan hizmet içi eğitimlerle bilgilerinin yenilenmesi neticesinde aşı ile korunabilir hastalıklardan; kızamık, polıo, boğmaca, tetanoz, difteri vakalarında büyük bir düşüş yaşanmıştır. İlimizde yürütülmekte olan etkili aşılama hizmetleri sayesinde son yıllarda olduğu gibi 2007-2008 yıllarında kızamık ve polio hiç görülmemiştir.Diğer aşıyla korunabilir hastalık vakalarına da çok seyrek rastlanılmıştır. İlde eradikasyon çalışmalarının istenen düzeylere getirilmesi ile birlikte son 3 yılda % 70’lerdan alınıp % 95’lere getirilen aşılama oranının % 100’lere çıkarılması nihai hedef olarak kabul edilmiştir.
ÇEVRE SAĞLIĞI İLE İLGİLİ FAALİYETLER İlde su sanitasyon çalışmalarına yönelik çalışmalar etkin bir şekilde; Merkez ilçe’de Sağlık Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol Şube Müdürlüğü, ilçeler, kasabalar ve köylerde sağlık ocağı elemanlarınca yürütülmektedir. İlimizde yapılan faaliyetler; halk sağlığını ilgilendiren,insan tüketimi amaçlı,doğal minerallı ve kaynak suları konularında, su sanitasyon, hava, halk sağlığı, mesken ve atıklarla ilgili faaliyetlerde eğitim ve denetim çalışmaları yapılmaktadır. Çevre sağlığı şubesi olarak 2008 yılında 1669 bakteriyolojik, 167 adet kimyasal muayene gerçekleştirilmiştir.
YEŞİL KART FAALİYETLERİ 1992 yılında uygulama alanına giren Yeşil Kart tüm Türkiye’de olduğu gibi ilimizde de büyük bir önem ve hassasiyetle yürütülmektedir. Ekonomik yönden büyük sıkıntıların olduğu, on binlerce göçün yaşandığı ilimizde, bugüne kadar sağlık alanında vatandaşların maddi sorunları Yeşil Kart uygulaması ile aşılmıştır.
TARİHÇE Van İlinde Sporun eski bir geçmişi vardır. 1931 yılında Van Gençlik Spor kulübü adı altında Futbol başta olmak üzere Voleybol, Atletizm branşlarında faaliyetler yapmaya başlamıştır. Kulübün o günkü rengi siyah beyaz olduğu, 1937 yılında ismin Vangölü Spor olarak geçtiği daha sonra da Van Gençlik olarak değişikliğe uğramıştır. Teşkilatsız olarak yapılan spor çalışmaları 3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra 1936 yılından itibaren özellikle Futbol çalışmaları ağırlık kazanmış , Su sporları , Atletizm, Voleybol branşlarında faaliyetler yapılmaya başlanmıştır. 1940 – 1950 yılları arasında Van ili merkezinde ve de Erciş ilçesinde Cirit ve at yarışları yapılmış olup, büyük bir seyirci toplulukları tarafından rağbet görmüştür. Van da spora karşı duyulan ilgi, yeni spor kulüplerinin kurulmasına sebep olmuştur. 1970 yılında spor salonunun faaliyete geçmesiyle Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü tarafından Voleybol, Basketbol, Güreş, Boks, Bisiklet, Judo ve Taekwon-do çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. İlimizde spor faaliyetleri 1950 yılında Vilayet tarafından fahri olarak sportif faaliyetleri yürütmek üzere müdürlük görevi Saffet DEMİROĞLU’na verilmiştir. 1960 yılına kadar 4 takımın katılımıyla Futbol Müsabakaları toprak zeminde faaliyetlere devam etmiştir. 1960 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kuruldu. 1969 – 1970 yılları arasında Spor Salonu 1971 yılında ise Şehir Stadı faaliyete geçti. İl içi ve bölgesel ile okul spor faaliyetleri yapılmaya başlanmıştır. 1980 yılına kadar Salon Sporları faaliyetleri hızla artmaya başlamıştır. Yeni federe olan Hentbol spor faaliyetine ilimizde büyük bir katılım sağlanmıştır. Aynı zamanda Hakem, antrenör kurslarına katılım hızla çoğalmıştır. 1980 yılında Vanspor tarihinde ilk defa Profesyonel Futbol 2. ligine, 1994 yılında da 1. lige çıkmıştır.
BRANŞLAR İTİBARİYLE SPORUN GELİŞİMİ 1936 yılına kadar Gençlik Kulübü futbol dalında faaliyet göstermiştir. 1936 yılından sonra bu alanda düzenli çalışmalar yapılmıştır. 1938 yılında Futbol Federasyonun izniyle Türk spor kurumu Diyarbakır Çevre Müfettişliğince iller arası, bölgeler arası Genel Müfettişlik kupası futbol müsabakaları düzenlenmiştir. 1970 yılına kadar kurulan ve müsabakalara katılan spor kulüpleri ve kurulduğu yıllar ; Van Gençlik Kulübü 1931 Şen Gençler Kulübü 1948 İkinisan Kulübü 1956 Erek Spor Kulübü 1956 Jandarma Gücü 1956 Yol Spor Kulübü 1956 İdman Yurdu Spor Kulübü 1966 Erciş Gençlik Kulübü 1967 Erciş Bir Nisan Kulübü 1967 İskele Spor Kulübü 1973 1990 yılına kadar 28 adet Spor Kulübü kurulmuştur. 1970 yılından itibaren Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü bünyesinde; Futbol, Voleybol, Basketbol, Hentbol, Güreş, Boks, Taekwon-do, Atletizm, Su Sporları, Bisiklet, Kayak, Masa Tenisi, Halter ve Avcılık branşlarında faaliyetler başlatılmıştır. Ayrıca Geçlik faaliyetleri olarak; İzcilik, Mahalli Gençlik Kampları ve de Yaz Döneminde Yaz Spor Okulları açılmıştır. Ücretsiz Spor Okulları Gençlik Sosyal Gelişim Projesi Eğitimleri
YÜRÜTÜLEN PROJELER İl Spor Merkezleri Her yıl teşkilatımızın kuruluş yıldönümü olan 29 Haziranda açılışı yapılarak çalışmalarına başlanan İl Spor Merkezlerinde geçen yıl 5 spor Tesisinde 19 branşta 32 Antrenör nezaretinde 1413 sporcu ile İl Spor Merkezleri Yaz dönemi çalışmaları tamamlanmıştır. Bu yıl ise 45 Antrenör ile 10 spor tesisinde 22 branşta 1942 sporcu ile çalışmalarına devam etmektedir. Kayıtlar ise halen devam ediyor. Olimpiyatlar İçin Sporda Yetenek Seçimi Projesi Milli Olimpiyat Komitesi tarafından düzenlenen proje kapsamında Milli Eğitim Müdürlüğü, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık İl Müdürlüğü ve İl Müdürlüğümüz işbirliğinde, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından belirlenen Okullara gidilerek yaklaşık 3000 ilköğretim öğrencisi çeşitli sportif testlerle tabi tutuldu. İkinci taramadan sonra öğrenciler yetenekli oldukları spor branşına yönlendirilecekler. Atletizmi Geliştirme Projesi Atletizm Federasyonu tarafından 2001 yılında İlimizde başlatılan proje ile Atletizmde yetenekli ve başarılı sporcuların Türk Atletizmine kazandırılması hedeflendi. Bu proje kapsamında ilk etapta İlçelere gidilerek seçmeler yapıldı, daha sonra bu seçmelerde kategorilerinde ilk 6’ya giren sporcular İl seçmesine davet edildi. İl seçmeleri sonucunda kategorilerindeki en iyi 6 atlet Türkiye Şampiyonlarına kadar yükseldi ve Milli takıma giren başarılı sporcular Türkiye Dereceleri elde ettiler. Masa Tenisi Antrenörümüz Mahmut KURT ve sporcularımız Antrenmanda Okculuk Çalışmaları Voleybol Alt Yapı Çalışmaları Voleybol Federasyonu tarafından İlimizde bu ay uygulanmaya başlanan proje ile Voleybol alt yapısının oluşturulması hedefleniyor. Çalışmalar 2 Antrenör eşliğinde Haftanın 4 günü Merkez Spor Salonunda yapılıyor.
2005-2006-2007 Yıllarında Kızlarda Takım Halinde Türkiye Şampiyonu olan Erciş Çelebibağı Spor Kulübü MİLLİ SPROCULARIMIZ Muğdat ÖZTÜRK Milli Atletimiz Temmuz 2005’de Litvanya’da yapılan Avrupa Şampiyonasında 10 Km’de Avrupa Şampiyonu oldu. 1 Mart 2008 İzmit’te yapılan 23 Yaş altı Atletizm Balkan Şampiyonasında 8 km’de Balkan üçüncüsü oldu. Mehmet AKKOYUN Milli Atletimiz Temmuz 2007 tarihinde Fransa’da yapılan 6. Avrupa Dağ Koşusunda 8 km. müsabakasında Avrupa Şampiyonu oldu. Hüseyin Esen (İlimiz ve Atletizm Milli Takım Antrenörü) Mehmet AKKOYUN Muğdat ÖZTÜRK Mevlüt SAVAŞER 28 Ağustos 2008 tarihinde Bursa ilinde yapılan Türkiye Dağ Koşusu Şampiyonasında 2. olarak Milli Takıma seçilmeye hak kazanmıştı. 14 eylül'de İsviçre'de yapılan 24. Dünya Dağ Koşusu Şampiyonasında Ülkemizi ve İlimizi başarıyla temsil eden milli sporcumuz Mevlüt Savaşer Dünya 3.'sü olarak hepimizi gururlandırdı. Beybin ÜRGÜN Milli kayakçımız 2005 ve 2007 Balkan Şampiyonasına katıldı. 2007 Tekerlekli Kayak Dünya Şampiyonasında 6. oldu Fetullah UYAR Arka arkaya 2 Türkiye Şampiyonluğunun ardından bu yıl ilk kez katıldığı Avrupa Boks Şampiyonasında Avrupa 3. lüğü elde etti. Ayhan ÖZ (İlimiz ve Boks Milli Takım Antrenörü) Fetullah UYAR - Remzi UYAR Halis KORKMAZ (İlimiz ve Kayak Milli Takım Antrenörü) Pelin KAR ve Beybin ÜRGÜN Remzi UYAR Arka arkaya 3 Türkiye Şampiyonluğunun ardından geçen yıl ilk kez katıldığı Avrupa Boks Şampiyonasında Avrupa 3. lüğü elde etti. Mart 2008’de Ukrayna’nın Lviv kentinde yapılan Karpatin Kupasında 2. oldu. Dilber KOÇ Bedensel Engelliler Tekerlekli Basketbol liginde mücadele eden sporcumuz 2006 - 2007 Sezonunda Mili Takıma davet edildi. Dilber KOÇ Mevlüt SAVAŞER Metin İMDAT & Abdülkadir CANİŞ İşitme Engelliler Voleybol liginde mücadele eden sporcularımız 2005—2006 Sezonunda Milli Takıma seçildiler Canan ÖZDEMİR Spor yaşamına birçok Türkiye Şampiyonluğu sığdıran Bayan kayakçımız 2007 yılında katıldığı Balkan Şampiyonasında 11. oldu Cansu TURALI Nur TATAR Nur TATAR 2002’de Türkiye 2.si olarak ilk başarısını elde eden sporcumuz 2003 – 2007 yılları arasında Türkiye Şampiyonluğuna ambargo koydu. 2007 yılında Hollanda’da düzenlenen Uluslararası Taekwondo şampiyonasında 5. cilik 1. Uluslararası Karadeniz Oyunlarında 1. cilik ve Ekim ayında Azerbaycan’da yapılan Avrupa Gençler Taekwondo Şampiyonasında Avrupa 3. lüğü elde etti. Nisan 2008’de Belçika’da yapılan ve Taekwondo’da söz sahibi olan 40 ülkenin sporcularının katıldığı Uluslar arası açık Belçika turnuvasında milli sporcumuz Nur TATAR 63 Kg Şampiyon oldu. 10 Mayıs 2008’de İzmir’de yapılan Dünya Şampiyonasına katıldı. Ayrıca 31 Ekim—1 Kasım tarihlerinde Konya’da yapılacak olan Avrupa Büyükler Takım Şampiyonalarında Ülkemizi temsil edecektir. Cansu TURALI Mart 2008’de Kütahya’da yapılan Okullar arası Türkiye Kros Şampiyonasında 3000 metre Genç Bayanlarda 9. olduktan sonra Çek Cumhuriyetinde yapılan Liseler arası Dünya Kros Şampiyonasına katılmaya hak kazandı 3000 metre Bayanlar kategorisinde Dünya 17.’si oldu. Ayrıca Okullar Milli Takımına giren ilk sporcumuzdur. Fatma ÖRMECİ 2007 Balkan Şampiyonasında 4. olan sporcumuz Mart 2008’de Diyarbakır’da yapılan Türkiye Yürüyüş Şampiyonasında 20 km Büyük Bayanlar Bayanlar Kategorisinde Türkiye Şampiyonu oldu. 2008 yılındaki Balkan Şampiyonasına rahatsızlığı nedeniyle katılamadı.
İLİMİZDE YAPILAN ÖNEMLİ SPOR ORGANİZASYONLARI Offshore Van GrandPrix Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölünde 20 ve 21 Temmuz 2008’de Türkiye Offshore Şampiyonasının 9. ve 10. ayakları yapıldı. 19 Temmuz Cuma günü Van’lı çocukların şaşkın bakışlarla izledikleri teknelerin şehir turuyla başlayan Van Offshore Grand Prix Cumartesi günü Van İskelesinde Offshore Canavarlarının kıyasıya mücadelesine sahne oldu. Halkın yoğun ilgi gösterdiği Şampiyona Show TV ve Metro FM’den canlı olarak yayınlandı. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY’ında izlediği yarışmalar Pazar günü yapılan ve Şampiyonanın 10. ayağı olan Edremit Grand Prix ile sona erdi. STHILL (88) isimli tekne her iki yarışmayı da ilk sırada bitirirken, yarışmaya katılan pilotlar Van Gölünün gerek sodalı olması, gerekse yüksek irtifada bulunmasından dolayı daha zorlandıklarını, ama Van Gölü’nde yarışmaktan ve halkın gösterdiği ilgiden çok mutlu olduklarını gelecek yılda Van Gölü’nde yarışmak istediklerini belirttiler. 3. Gap Spor Oyunları Bu yıl 3.sü düzenlenen GAP Spor Oyunlarına 12 Branşta yaklaşık 100 sporcu 12 Antrenör ile katılım sağlandı. Bu projede İlimizden alt yapıdan yetişen sporculardan oluşan İl Karmasıyla; İlimiz GAP Spor Oyunlarında temsil edildi. Azımsanmayacak bir başarı ile ve toplamda 144 Altınla geri dönüldü. Aralarında geleceğin Olimpiyat ve Dünya Şampiyonlarının da yarıştığı bu müsabakalara her geçen sene daha fazla sporcuyla katılıp, yükselen başarı grafiği ile İlimiz sporu çıkışına devam edecektir. Türkiye Büyükler Halter Şampiyonası Türkiye Halter Şampiyonası 45 İlden gelen sporcuların katılımıyla 22 -24 Haziran 2007 tarihleri arasında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Merkez Spor Salonunda yapıldı. Açılış törenine Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin ÇELİK, Van Vali Yardımcımız Ömer ÖZCAN, Türkiye Halter Federasyonu Başkanı Dr. Hasan AKKUŞ’un katıldığı Şampiyona çekişmeli geçti. Vanlı İş Adamlarımızın sponsor olarak sahiplendiği bu büyük organizasyon yıllarca unutulmayacak kadar güzeldi. Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü ve Spor Paneli 17-18 Ekim 2008’de Türkiye Herkes İçin Spor Federasyonu, Valiliğimiz, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve bizimle birlikte Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü ve Spor Paneli düzenlendi. Yürüyüşe katılım bir hayli fazla idi. 1500 kişi ellerinde Türk Bayrakları ve spora teşvik edici dövizlerle birlikte Umutlarına doğru adım attılar.
Türk Sinemasının Altın Çocuğu lakaplı, Herkes İçin Spor Federasyonu Başkanı Göksel ARSOY’un da katıldığı yürüyüşte, Valimiz de sportmen kişiliği ile bizleri yalnız bırakmadı. Yapılan spor paneline ev sahipliği yapan Üniversitemiz Konferans Salonunu dolduran gençler Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Üniversitemiz Beden Eğitimi Bölüm Başkanının çok değerli bilgilerinden faydalandılar. Zihinsel Engelliler Doğu ve Güneydoğu Anadolu Basketbol ve Futbol Şampiyonası Zihinsel Engelliler Spor Federasyonunun 2008 faaliyet programında yer alan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Basketbol ve Futbol Şampiyonası 28 – 29 Mart 2008 tarihlerinde İlimizde yapıldı. Vali Yardımcımız Sayın Ömer ÖZCAN, Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Sayın Tarık BİTLİS ve İl Müdürümüz Sayın Muzaffer ÇİNTİMAR’ın katıldığı ve saat 13:30’de Merkez Spor Salonunda açılış töreniyle start alan müsabakalara. Erzurum, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum ,Gaziantep, Malatya ve Şanlıurfa illerinden toplam 8 takım katıldı. Bizlere spor kültürünün tüm güzelliklerini yaşattıkları için Özel Çocuklarımıza, Antrenörlerimize ve İdarecilerimize teşekkür ediyoruz. 2008 Yılında; 27 Ulusal faaliyette 69 madalya, 6 Uluslararası faaliyette 5 madalya elde edilmiştir
GENÇLİK FAALİYETLERİ Halkoyunları Gençlik Merkezimizin Halk Oyunları eğitmeni Necmettin Yaşlak ve Yasemin Kuşman nezaretinde hazırlanan 16 kişilik halk oyunu ekimiz bir başarı daha elde ederek, Van’ın ismini üst sıralara taşıdı. Eğitmen Yaşlak, sahne içerisinde bir iki hatadan dolayı 3. olduklarını belirterek, bunundan heyecandan ve aşırı sıcaktan kaynaklandığını ifade etti. Bu tür yarışmalarda hatanın hiçbir telafisinin olmadığını da belirten Yaşlak, buna rağmen yine de 3. oldukları için mutlu olduklarını vurguladı. Halk Müziği Gençlik Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi Halk Müziği ekibi Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından 11-12 Ekim 2008 tarihleri arasında Antalya ilinde düzenlenen 42 ilin Gençlik Merkezinin toplam 126 solistle katıldığı Gençlik Merkezleri arası Türk Halk Müziği Solist yarışmasında bir birincilik bir üçüncülük kazanmıştır. 13-17 yaş grubunda Miraç ÇAĞLA birinci 18-24 yaş grubunda Fatih ŞEKER üçüncü olarak büyük başarı elde etmişlerdir. Bu gençlerimiz Gençlik Merkezimizde düzenlenen Halk Müziği kurslarına katılarak bu yarışmaya hazırlanmışlardır. Çanakkale Gezisi Van Gençlik Merkezi olarak 4 - 10 Haziran 2008 tarihleri arasında 4500 km yol kat ederek Çanakkale ve Bilecik Gezisini tamamladı. 1 idareci 2 lider ve 40 gencin katıldığı gezinin Bilecik ayağında gençler Kocaeli ve Aksaray Gençlik Merkezlerinden gelen diğer gençlere müzik ziyafeti çekti. Bilecikten sonra Çanakkale’ye hareket eden gençler Truva ve Asos gezilerini tamamlayıp Gelibolu yarımadasına geçtiler. Dillere destan olan Çanakkale Savaşlarının bıraktığı izleri takip eden gençlerimiz duygulu anlar yaşadılar İnternet Evi 2008 yılı Eylül ayında Türk Telekom Müdürlüğümüzün katkılarıyla Gençlik Merkezimizin bir eğitim odası İnternet evine dönüştürüldü. 20 Adet Bilgisayar , Bilgisayar Masası ve Koltuk ile 1 Adet yazıcı, 1 Adet klima ve dolap Gençlik Merkezimize hediye edildi ve görkemli bir törenle açılışı yapıldı. Haftanın 7 günü açık olan İnternet evimizden Gençlerimiz ücretsiz olarak yararlanıp internet ve bilgisayar kullanımı derslerini de almaktadırlar. Gençlik Sosyal Gelişim Programı Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Vakfı tarafından ortaklaşa yürütülen Gençlik Sosyal Gelişim Programıyla (GSGP) Gençlik Merkezimiz hareketli günler geçiyor. Her ayın son haftası düzenlenen paket eğitimler tamamladı. Şimdilerde bu eğitim Gençlik Merkezi Liderlerimiz tarafından tekrar veriliyor. 75. Yıl Spor Salonunun teras katındaki 2 odada faaliyetlerini yürüten Gençlik Merkezinde her an kafa kafaya vermiş Gençlik Sorunları üzerine proje üreten, ücretsiz kurslarımıza katılan ( resim, bağlama, gitar, halkoyunları, halk müziği), kurslarda gönüllü olarak arkadaşlarına yardım eden gençlerle karşılaşabilirsiniz. Uluslar Arası Gençlik Buluşması 2007 yılı UNESCO tarafından Mevlana yılı ilan edildi. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından Ağustos 2007’de Konya’da düzenlenen Türk ve Dünya gençliğinin bir araya geldiği ‘Mevlana Hoşgörüsünde Uluslar Arası Gençlik Buluşması’na Van Gençlik Merkezi Halk Oyunları Ekibi ve tanıtım standı ile katıldı. Ülkemizden 31 Gençlik Merkezinin katıldığı Mevlana Hoşgörü festivalinde 22 Ülkeden gelen gençler festivale renk kattı. Gençlik Merkezimizin Halk oyunları gösterisi izleyenler tarafından beğeni toplarken Van kültürünün tanıtıldığı standımız yoğun ilgi gördü. Kötü Alışkanlıklara Karşı Mücadele Gençlik Sosyal Gelişim Projesi kapsamında Gençlik Merkezimizin gençleri Madde Bağımlılığı hakkında bir seminer aldı. Bağımlılık yapan çeşitli maddelerin zararlarını öğrenen gençlerimiz hemen harekete geçti. Çünkü Gençlik Merkezi dışındaki gençlerin ve halkın dikkatini çekmeli, onları bu illetlerden uzak tutmalılardı. İlk olarak şehir merkezine çıktık sigarının zararlarını anlatıp sigara içenlerin sigara paketlerini topladık. Bu etkinliğimiz şehir merkezinde ilgiyle karşılandı, ama daha fazlasını yapmak lazımdı. Akşam Sezen AKSU konseri vardı ve Sezen AKSU’yu izleyecek 30 bin Van’lı Bizde Pankartımızı hazırlayıp yerimizi aldık. Turizm Haftası 15 - 22 Nisan 2008 tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası bu yıl Vali Yardımcısı Celalettin CANTÜRK, Kültür Turizm Müdürü İZZET KÜTÜKOĞLU Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Muzaffer ÇİNTİMAR yetkililer Gençlik Merkezi Gençleri ve halkın büyük katılımıyla İl Müdürlüğümüze bağlı İskele Su Sporları Merkezinde yapılan çeşitli etkinliklerle kutlandı. Gençlik Merkezi Gençleri Halkoyunları, Halk Müziği, Gitar kurslarına katılan gençler çeşitli gösteriler sundular. Ayrıca Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Yelken Takımı 10 yelkenin katıldığı unutulmaz bir gösteri sundular. Gençlik Değişimi Gençlik Merkezleri arası değişim programı gençlerin Ülkemizi tanımaları amacıyla bulundukları İlin dışına farklı coğrafi bölgelerde yaşayan gençlerle tanışmaları, onlarla kaynaşmaları, kültür alışverişinde bulunmaları, yeni arkadaşlıklar kurup deneyimler kazanmalarını ve tecrübelerini başkalarına aktarmalarını sağlamaktadır. Bu yıl Gençlik Değişiminde eşleştiğimiz Karaman Gençlik Merkezi Lider ve gençleri 21-26 Temmuz 2008 tarihleri arasında İlimize gelerek değişim ilk ayağını tamamladılar. Karaman Gençlik Merkezi üyeleri ayaklarının tozuyla İl Müdürümüz sayın Muzaffer ÇİNTİMAR tarafından makamlarında kabul edildi. Van’da kaldıkları süre içerisinde İlimizin tarihi, turistik yerlerini görme imkanı bulan gençler İlimizin kültürünü yakından tanıma imkanı buldular. Değişim 2. ayağında Gençlik Merkezine üye gençlerimiz ve liderlerimizle 4 - 8 Ağustos tarihleri arasında Karaman’daydık Gençlik Merkezimiz bünyesindeki Faaliyetlerimizden toplam 414 kişi yararlanmış olup bunun yanı sıra ilaç, giysi, kitap toplama, kampanyası yapılmıştır. Halk Oyunları Kursuna 26 kişi Bağlama Kursu 62 kişi İkilli Gençlik Değişimine 18 kişi Çanakkale - Bilecik Gezisi 40 kişi Ücretsiz Gençlik Kampları 38 kişi Gençlik Gelişim Projesi 26 kişi Gitar Kursu 72 kişi Tiyatro Kursu 27 kişi İnternet Kullanımı Kursu 60 kişi Resim Kursu 45 kişi VAN ISMININ MENSEI Van isminin nereden geldiği ve kaynağı konusu henüz tam olarak açıklığa kavusmamış olmasiıa rağmen konuyla ilgili bazi önemli görüsler söyledir: Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Büyük Iskender'in, Van Kalesi'ndeki Vank adli bir mabedin adini sehre verdiğini belirtmektedir. Baska bir rivayete göre, Van pek eski bir sehir olup, M.Ö. 1900'lerde Asur Melikesi Meshure Sah Meryem (Semiramis) adina izafeten Sahmerimekerd seklinde adlandirilmistir. Daha sonra Küyanyâ’nin son devrinde Van adindaki valinin sehri genisletip güzellestirmesi nedeniyle bu idareciden itibaren sehir Van olarak anilmistir. Van adinin kaynaği konusunda akla en yatkin ve bilimsel görüs Urartuca Biane veya Viane'den çikmis olduğudur. Tarihi kaynaklarin bütününde, Urartular kendilerine Bianili demislerdir. Urartular'in yükselme devrinde Biate adi altinda bir çok sehir ve insan topluluğu Van bölgesine toplanmıştır.
URARTURLAR ÖNCESI VAN Van bölgesinde en eski medeniyet M.Ö. 4000 yillarina kadar gitmektedir. Van Kalesi'nin 6 km güneyinde bulunan Tilkitepe ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Ernis Mezarliklarinda yapilan kazilarda Kalkolitik, Bronz ve Demir devrine ait kültürel buluntulara rastlanmistir. M.Ö. 4000 yillarindan itibaren Dogu Anadolu Bölgesi'ne Kafkasya üzerinden Hurri menseli kavimlerin büyük kafileler halinde göç ettikleri görülür. Hurrilerin, M.Ö. 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden baslayarak Kizilirmak ve Yesilirmak'in Karadeniz'e döküldügü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hakim olduklari görülür. M.Ö. XIII. yüzyilda Hurri Mitani siyasi tesekkülün merkezi otoritesi zayiflamis ve beyliklere bölünmüstür. Asur Krallari bu küçük beylikleri hakimiyetleri altina almaya çalismis ve bu sirada Van Gölü çevresinden Bati Iran’a kadar olan bölgeye hakim olabilmek için, Nairi ve Ur(u)atri / Urartu ülkeleri ile Asurlular arasinda mücadeleler baslamistir. Urartular ve Asurlularin mücadelesi M.Ö.IX. yüzyilin ortalarina kadar sürmüs, Asurlular bu daglik ve zor arazi sartlarina sahip bölgeyi egemenlik altinda tutamamis ve nihayetinde Urartu Krali I. Sardur (M.Ö.841-836) Urartu Devletini kurmustur. Kurulan bu devletin bassehri Tuspa (Van) olmuştur.
URARTULAR DÖNEMI VAN I.Sardur, Van Gölü'nün dogu kiyisinda bassehir Tuspa'nin özünü teskil eden Van Kalesini kurmustur. Kalenin güney kismindaki Sardur Burcu’nun duvarindaki tas bloklar üzerindeki kurulus kitabeleri, Urartu tarihinin bilinen ilk yazili kaynaklaridir. Urar¬tu döneminde Van Kalesi'nin imari genis ölçüde tamamlanmis ve kalenin tamamlanmasi Kral Ispuini (M.Ö. 764-735) zamaninda olmustur. Urartularin Van'daki egemenliklerinin M.Ö. VI. yüzyilin baslarina kadar sürdügü ve M.Ö. 609 tarihinden hemen sonra Urartu ülkesini Iskitler'in ele geçirdigi arkeolojik buluntulardan anlasilmaktadir.
URARTU SONRASI VAN Urartu bölgesine sirayla Iskitler, Medler ve Persler egemen olmuslardir. Medler’le Lidyalilar’in mücadelesi sirasinda Ermeniler’in küçük gruplar halinde bölgeye sizdiklari görülür. Persler zamaninda Van bölgesine uzun bir müddet Halde denilmistir. Büyük Iskender'in Pers Imparatorlugu'nu zapt etmesiyle ve M.Ö. 323'te Iskender'in ölümünden sonra bölge, Iskender’in generallerinden Selevkius'un idaresine geçmistir. M.Ö. 66'da Van Romalilar’in eline geçmis, M.S. 200 yillarina kadar Partlar ve Bizanslilar arasinda el degistirmistir. M.S.II. yüzyildan VII.yüzyila kadar bölge, Sasani idaresinde kalmis ve 625 yilinda bölgeye Hazar Türkleri gelmistir. Hazarlar ve Islam ordulari arasindaki mücadeleler de Hazarlar’in Müslüman olmasiyla sona ermistir. VII.y.y.’in sonlarindan itibaren Van ve çevresi Ermeniler’in hakimiyetine geçmistir. Daha sonra Abbasiler Van Gölü çevresini “Ermeniye” adiyla eyalet valiligi seklinde idare etmis, vali olarak da bölgede yasayan Ermeni prenslerini atamislardir. Abbasi halifesi Muktedir tarafindan Van Gölü’nün güneydogusundaki Vaspurakan bölgesinde yasayan Ardzruni prensi Gagik’e 908 yilinda krallik unvani verilerek, taç giydirilmistir. Vatsan adiyla Gevas’i merkez edinen Vaspurakan prensligi, iç islerinde serbest, dis islerinde Abbasilere bagli kalmistir. X.y.y. sonlarinda Van ve yöresine tekrar Bizans Imparatorlugu hakim olmus ve Ermeni prenslikleri Bizans’in egemenligine girmislerdir. 1018 yilindan itibaren Selçuklu akinlari baslayinca, son Vaspurakan krali Senekerim Bizans Imparatoru II.Basil ile anlasarak Van ve çevresini 1021 tarihinde Bizans’a terk etmistir. II.Basil, Senekerim’e Magistros (Müstesar) unvani vererek yaklasik 40.000 kisi ile Sivas havalisine yerlestirmis, böylece Van ve çevresinde 113 yil hüküm süren Vaspurakan Ermeni kralligi sona ermistir.
TÜRK HAKIMIYETININ BAŞLAMASI Çagri Bey'in bölgeye ilk akinlarindan sonra 1042-1043 yillarinda Ebulheyca Hezbâni yönetiminde olan ve Urmiye'de bulunan Türkmenlerin, Van Gölü havzasina akinlar yaparak Bizans generali Hacik'in kuvvetlerini maglup ettigini ve Hacik'in de bu çarpismalar sirasinda öldügünü görmekteyiz. 1045 yilinda Tugrul Bey'in emirleri dogrultusunda Mardin ve Diyarbakir bölgesindeki Türkmen beylerinden Oguzoglu Mansur, Göktas, Anasioglu, Bogu gibi beyler Van Gölü bölgesindeki Bizans kuvvetlerini yenilgiye ugratmislardir. Sultan Tugrul 1045 yilinda bizzat komuta ettigi ordusuyla Muradiye (Bergiri) ve Ercis'i fethetmistir. 1064 yilinda Sultan Alpaslan'in oglu Meliksah tarafindan Van'in etrafindaki birçok kale ve sehir fethedilmistir. Sultan Alpaslan fethedilen bölgenin yönetimini, sefere katilan vasal emirlere birakmistir. Van böylelikle Nahçivan Emiri Sakaroglu Ebu Dülef yönetimine geçmistir. 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra ise Türkler’in Anadolu'daki ve bölgedeki egemenlikleri tam olarak saglanmistir. Selçuklu Sultani Muhammed Tapar, 1100 yilinda Diyarbakir Mervanileri emirlerinin elinde bulunan Ahlat ve yöresini, halkin da istegi ile Selçuklu emirlerinden Sökmen'e vermis ve 1100 yilindan itibaren tarihte Sökmenliler veya Ahlatsahlar adiyla anilacak bu beylik, Malazgirt, Ahlat, Ercis, Adilcevaz, Eleskirt, Van, Tatvan, Silvan, Mus il ve ilçelerini içine alan bu bölgede hakimiyet kurmuslardir.
OSMANLILAR 1534-35 yillarinda gerçeklestirilen Iran Seferi sirasinda Bagdat, Tebriz ve Van gibi önemli merkezler Osmanli idaresine girmistir. Ancak Osmanli Devleti'nin Macar Krali Ferdinand ile baslayan mücadelesi nedeniyle kuvvetlerin Rumeli'ye kaydirilmasi sonucu, fethedilen yerlerden bazilari tekrar Safevi'lerin idaresine geçmistir. Kanuni Sultan Süleyman idaresindeki Osmanli ordusu 29 Mart 1548 tarihinde Istanbul’dan hareket ederek Iran üzerine yürümüstür. Erzurum üzerinden Adilcevaz'a varildiginda Ulama Pasa ve Karaman Beylerbeyi Piri Pasa Van Kalesi'ni kusatmak üzere oraya görevlendirilmislerdir. 15 Agustos 1548'de padisahin otagi Van Ovasi’na kurulmus ve Sadrazam Rüstem Pasa'ya Van Ka¬lesi'nin fethine baslamasi buyrugu verilmistir. 25 Agustos 1548 tarihinde Van Kalesi bir daha da el degistirmemek üzere Osmanli egemenligine girmistir.Van Kalesi'nin fethinden sonra bölgenin beylerbeyligi, Anadolu Defterdari Iskender Pasa’ya veril¬mistir. Bu arada Vastan (Gevas), Ercis, Adilcevaz ve Ahlat da tekrar Osmanlilarin eline geçmistir.
OSMANLI DÖNEMINDE IDARI YAPI Osmanli tasra teskilatinda eyaletleri sancaklardan, sancaklari kazalardan, kazalari nahiye ve köylerden meydana gelmekteydi. Fethini müteakip Osmanli idaresine dahil edilen Van, "Eyalet" statüsü kazanmis olup 1568-1574 yillarinda liva tabir edilen 12 sancaga sahip olmustur. Bunlar, Van (Pasa Sancagi), Adilcevaz, Bitlis, Mus, Bargiri, Ercis, Kârgâr, Kesan, Ispayrid, Agakis, Nisf-i Şirvî, Vadi-i Beni Kotur'dur. Iran sinirinda olmasi bakimindan hem ordunun hareket noktasi hem de önemli merkez olan Van'in idari yapisi bu savaslar sebebiyle sik sik degisiklige ugramis, fethedilen yerlerin bir kismi buraya dahil edilmistir. Nitekim daha önce 12 olan sancak sayisi, 1578-1588'de 27'ye yükselmistir. Bu tarihte Van eyaletine bagli yeni sancaklar sunlardir: Nizan, Somay, Markavar, Hakkari, Müküs, Rumi, Albak, Selamas, Hoy-i Küçük, Ustûn, Tarûn, Zenüs, Bayezid, Gügercinlik ve Kale-i Pesk'dir. Van Eyaleti'nin idari yapisindaki degisikliler 17. asirda da devam etmistir. 1609 tarihli Ayn-i Ali Efendi'nin eserinde, Van'in sancak sayisi 13 olarak gösterilmektedir. Bu sancaklar: Van (Pasa Sancagi), Adilcevaz, Ercis, Mus, Bargiri, Kargar, Müküs, Kesani, Ispayrid, Agakis, Kotur, Kale-i Beyazid, Berdi ve Ovacik'tir. Daha önce sancak olan Bitlis, bu tarihte hükümet olarak kaydedilmistir. 1632, 1641 yillarinda bu sancaklara Kiriki, Sirvi, Kesab, Şitak, Albak eklenirken Mus, Agakis, Bayezid, Berdi ve Ovacik çikarilmistir. Bitlis'in hükümet olarak adlandirilan idari yapisi devam ederken Iyzan, Hakkari ve Mahmudi de hükümet statüsüne geçmistir. Van Eyaleti'nde sancak olarak geçmekle beraber "Yurtluk - Ocaklik" olarak adlandirilan, fetih esnasinda bazi ümeraya ve asiret beylerine hizmet ve itaatleri mukabilinde verilen yerleri de vardir. Nitekim 1631 - 1632'de Van Eyaleti'nde sancak olarak isimlendirilen 9 ocaklik kayitlidir. Hudutlari, doguda Tebriz, batida Diyarbakir Eyaleti, kuzeyde Çildir ve Kars Eyaletleri ile güneyde Sultaniye olan Van Eyaleti'nin Pasa Sancagi Van sehri olup, beylerbeyi burada oturmaktaydi. Van Beylerbeyi’nin vazifeleri arasinda sunlar bulunmaktadir. Serhaddi korumak, Iran ahvali hakkinda haber toplayip Istanbul'a bildirmek, Iran'dan gelecek elçileri karsilayip koruma altinda Istanbul'a göndermek veya gerekli görüldügünde elçiyi Van'da alikoymak, Iran'a silah, bakir, kursun ve gümüs gitmesine müsaade etmemek, lüzumu halinde Iran içlerine akinlarda bulunup tahrip etmek, sinira yakin Iran kalelerinin Osmanli Devleti’ne geçmesi için gayret sarfetmektir. 16. ve 17. asirlarda Van sehrinin fiziki yapisi hakkinda; sehrin, Van Kalesi'nin güney etegindeki düzlükte kurulmus oldugu ve etrafinda surlarin bulundugu söylenebilir. Bu surlarin kapilari doguda Tebriz Kapisi, güneyde Iskele Kapisi ve batida Yali Kapisi'dir. Yeri, göle yakinligi ve kuzey tarafinin kapali olmasi dolayisiyla iskâna pek elverislidir. Şehrin etrafi baglik olup, bilhassa 17. asirda sik sik Safevi akinlarindan zarara ugramistir. 16. Asrin sonlarina dogru sehrin fiziki yapisinda Van Gölü'ne dogru bir gelisme görülmektedir. Nitekim 1581 tarihinde Van Beylerbeyi ve kadisina gönderilen bir hükümde, sehrin ahaliye ve muhafaza hizmetinde olanlara kifayet edecek büyüklükte olmadigindan sehre iskele tarafindan 1600 zira ilave olunmasina izin verilmistir.
OSMANLI DÖNEMINDE IKTISADI DURUM 16. ve 17. Asirlarda sehir iktisadi hayatini ortaya koyan kaynaklar kisitlidir. Mevcut kaynaklardan elde ettigimiz bilgilere göre iktisadi hayatin önemli unsurunu topraga bagli üretim olusturur. Bugday, arpa gibi zirai üretim yaninda bag-bahçe ziraati de yapilmaktadir. 17.asirda baglarda kullanilan suyun vergisi olan mîrâbâ (su ösrü) 26000 akçadir. Van'da yer alti madeni olarak demir ve kükürt madeni bulunmaktadir. Ancak kükürt madeni 16. Asirda kapanmis olup 1577'de Van Beylerbeyi’ne gönderilen bir hükümde, madenin açilip isletilmesinin mümkün olup olmadiginin bildirilmesi istenmektedir. Yine bu dönemde Van'a bagli Kâricgân, Gâvar ve Hoy nâhiyelerinde demir madeninin bulundugu, fakat istenilen sekilde isletilmedigi bilinmektedir 17. Asrin baslarina ait oldugunu tahmin ettigimiz bir arsiv kaydina göre küçük sanayi kuruluslarindan olan, dokumanin mevcûdiyetine delalet eden boyahanenin senelik vergi hasili 5000 akça, mum yapilan yer olan Şem hanenin senelik vergi hasili 4000 akça, bozahanenin vergi hasili ise 5000 akçadir. 18. ve 19. yüzyillarda Van bölgesi tarihi, devletin gerileme dönemine tesadüf etmesi bakimindan karmasik bir durum göstermektedir. Bu karisik durum ve Osmanli imparatorlugu’nda genel seferberlik nedeniyle Van'da meydana gelen olaylar ve Van'in siyasal, sosyal, ekonomik durumu, çok önemli olaylarin meydana gelmesine yol açmistir. Özet olarak, Van tarihi açisindan önemli görülenlerini özetleyecek olursak 17. yüzyilda kendisini hissettirmeye baslayan çöküs, sadece hükümranlik araçlarini degil, bütün imparatorluk yüzeyinde bürokratik ve dini müesseselerin hepsini etkilemistir.
OSMANLI DÖNEMINDE NÜFUS VE ASKERI DURUM Van'in nüfusu hakkinda arsiv kaynaklarinin eksik olmasi sebebiyle, tam bir bilgiye sahip olmamakla beraber 17.yy baslarinda Van sehrinin toplam nüfusunun 35.000-45.000 civarinda oldugu ve bu nüfusun p’inin Müslümanlardan olustugu tespit edilmistir. Mezralarda ve sancaga bagli merkezlerde yasayan nüfus da hesaba katilirsa bu rakamin 110.000-127.000 civarinda oldugu tahmini olarak ortaya çikar. Şehrin fiziki yapisinin en önemli kismini teskil eden, zaruret halinde sehrin sakinlerine siginak vazifesi gören Van Kalesi'nin dogudan batiya uzunlugu 1800 m, kuzeyden güneye genisligi 120 m, göl seviyesinden yüksekligi 80 m dir. Dört bedenle çevrili kalenin 1. ve 2. Bedenleri Akkoyunlu ve Osmanli devirlerine aittir. Osmanli-Safevi savaslarinda önemli bir askeri üs olan Van Kalesi'ne, sulh bozuldugunda Safevi askerlerinin ilk saldiracagi yerler arasinda bulunmasi sebebi ile Osmanlilar tarafindan büyük önem verilmistir. Nitekim Kalede bulunan magaralara askeri malzeme ve zahire doldurulmus olup Divan-i Humayun'dan Van beylerbeyligine gönderilen hükümlerde Kalede bulunan silahlarin temiz tutulup çürümesinin önlenmesi, zahireyi bozulmaya birakmayip ahali ile degistirilmesi emredilmistir. Kalenin fethini müteakip burçlara ve bir kisim magaralara açilan deliklere çok sayida Balyemez Toplar yerlestirilmistir. Van Kalesi fethedildiginde kalenin üç hisari topraktan oldugu için acele olarak tamir görmüs, ayni yerin 1515'de tas ve topraktan yapilmasina tesebbüs edilmis ise de basarili olunmamistir, Kale tamirinin, Van Eyaleti sancak ve hükümet beyleri tarafin¬dan yapilmasi, devlet hazinesinden ve halktan hiç bir sey alinmamasi usuldür. Nitekim Kalenin bazi kisimlari 1568, 1572, 1582, ve 1660/1661'de Van Beylerbeyi’nin nezareti altinda, sancak ve asiret beylerine tamir ettirilmistir. Ancak, Osmanli-Safevi savaslari sebebiyle sancak beylerinin kale tamiri yapamamalari üzerine, bu isi devlet üstlenmis ise de bu usul 1774 yilina kadar devam etmis, bu tarihte gönderilen bir hükümle, tamirin eskiden oldugu gibi Van Eyaleti sancak beylerinin kapu halkina ve ona tabi olanlara yaptirilmasi emredilmistir. Osmanli sehirlerinde kaleler çok yönlü görevler yaparlardi. Van Kalesi, sehri, sehir halkini ve sefer için gerekli malzemenin muhafazasi yaninda, suç isleyenler için bir çesit hapishane vazifesi görürdü. Nitekim Nisan 1568'de Tebriz'den gelip Van pazarinda Hz. Muhammed'e küfrettigi sabit olan Şükrullah, Van Kalesi'ne hapsedilmisti. Yine Aralik 1577'de Şahkulu Alaeddin, suçundan dolayi Kaleye hapsedilmisti. Van Kalesi'nde kale görevlileri iç hisarda oturmakta olup sayilan sartlara göre degismekteydi. Nitekim 1577'de Van'dan Ercis Kalesi'ne kale muhafizi gönderilirken, 1635'de Safevilerin Van'i muhasarasi, IV. Sultan Murat'in Şark seferi sebepleriyle Van Kalesi'ne 100 nefer cebeci tayin edilmistir. Kaledeki topçular, topcubaslari tarafindan talim ve terbiye görmekteydi. Evliya Çelebi'ye göre yaz-kis tüm hisarlarla beraber Van Kalesi'nde 500 kisi nöbet beklemekte, kolluk tutan aga ve çavuslarin sayilari 24'ü bulmaktaydi. Bir saldiri oldugunda saldiriyi mesale yakmak, mehter çalmak gibi usullerle haber verirlerdi. Kale burcuna yagan karlarin süpürülmesi Kalede oturan Hiristiyanlarin göreviydi. Kaleden Van Gölü'ne yol olup, buradaki iskeleden Ercis, Ahlat ve Adilcevaz'a gemiler islemekteydi. Kanuni Sultan Süleyman'in Ikinci Iran Seferinde, Lütfi Pasa'nin delaletiyle Van Gölü'nde yapilacak gemilerin insasi Mimar Sinan'a havale olunarak üç kadirga yapilmistir. Yine bu asirda Urmi Gölü'nde bazi gemilerin yayilmasi Brodos beyine emrolunmakla Van'dan mimar ve reisler gönderilmesi istenmistir. Van Gölü'nde yapilacak gemilerin masrafi ve bu gemilerde çalisacak tayfanin ücretleri bazen Diyarbakir hazinesinden karsilanmaktaydi. Devlete ait bu gemilerin çogunlugu odun naklinde kullanilmakta olup 1582'de gemi sayisinin 7'ye çikarilmasina çalisilmistir. Hatta odun naklinde devlete ait gemiler kifayet etmediginden halkin bu maksat için gemi yapmasina müsaade edilmistir. Bir arsiv kaydindan Van Gölü'nde Hakkari Beyi Zeynel Bey'in de kendi ihtiyacini karsilamak için gemi insa ettigi anlasilmaktadir.
XVIII. y.y. SONRASI VAN 17. Yüzyilin ikinci yarisindan itibaren, Van'da sosyal ahengin bozulmaya basladigini görüyoruz. Siyasi otoritenin gücünü yitirmeye baslamasi ile birlikte, Avrupa devletlerinin ihtiraslarinin artmasi sonucu yüzyillarca birlikte yasayan Türkler ile Ermeni, Nasturi gibi etnik ve dini bakimdan farkli olan insanlar arasina nifak tohumlari atilmistir. Misyonerlik faaliyetleri sonucunda, Van'da 3 Mart 1872 tarihinde ilk ihtilal örgütü "Birlik ve Kurtulus" cemiyeti, 1878 yilinda da gizli bir ihtilal örgütü olan "Kara Haç" teskilati, Van'da kuruldu. 19. Yüzyilin ikinci yarisinda ise Van'da Ermenice gazete çikarilmaya baslandi. Ermeni isyan komiteleri, Van'da diger yerlerden daha kuvvetli idiler. Buraya Iran ve Kafkasya yolu ile bol miktarda silah ve cephane getirilmis ve düzenli teskilat kurulmustu. Ayrica hudut olmasi itibariyle tedhisçilerin kontrol edilebilme imkâninin azligi ve ayni zamanda gerektiginde desteginin kolay saglanmasi, Van'da örgütlerin yogunlasmasina sebep oluyordu. Komitecilerin en büyük destekçisi Ermeni kilisesi idi. Ermeni papazlarinin bilhassa, Hrimyan'in patriklikten ayrildiktan sonra Van'da yaptigi faaliyetlerle burasi, Ermeni dini ve kültürel faaliyetlerinin merkezi oldugu kadar, ihtilal örgütlerinin de merkezi haline gelmistir. Van'da Rus Baskonsoloslugu görevinde bulunan General Mayevski, Ermeni din adamlarinin din ile ugrasmadiklarini, manastirlarda ayin yerine, Hiristiyan Müslüman düsmanligi islediklerini yazmaktadir. Yine Rus Baskonsolosu'nun belirttigine göre 1895 yili içerisinde Van'daki ihtilal hazirliklari yogunlasti. Halktan silah vergisi adi ile toplanan paralar ile silah ve cephane alindi. Bu silahlari kullanacak ve isyani yönetecek olan komiteciler, Rusya ve Iran yolu ile Van'a gelmis bulunuyorlardi. Komiteciler çikaracaklari isyanlar için zenginlerden para istiyorlar ve vermeyenleri acimasizca öldürüyorlardi. Ermeni Papazi Bogaz, bazi serseri Ermenilerin taskinliklarina karsi çiktigi için Ermenilerin dini bayrami olan 6 Ocak 1896 tarihinde kilisesine giderken öldürüldü. Ermeniler Van'da ilk defa 1896-97 yillarinda Ermeni komitelerinin komplolariyla isyan ettirilmislerdir. Bu yillarda Ermeni ayaklanmalarini hazirlayan ve buna kesin seklini veren Papaz Migirdiç Hrimyan idi. Van'daki Ingiliz, Fransiz ve Rus konsolosluklari ile Amerikan Misyonerleri de Ermenilik konusunda destek ve tesviklerini eksik etmemislerdir. Ingiliz konsolosu Binbasi Williams'in kurmus oldugu "Fakirseverler Dernegi" Van'daki ayaklanmalarda önemli maddi ve manevi destek saglamistir. Birinci Van isyaninin bastirilmasindan sonra da, Ermeni komiteleri her türlü tedhis hareketlerini sürdürmüslerdir. Bunun yani sira, siyasi alanda da bazi girisimlerde bulunmuslardir. 4 Şubat 1902'de Paris'te toplanan I. Genç Türk Kongresine Ermeniler de katildilar. Maksat, Osmanli idaresine karsi her tür¬lü muhalif faaliyetlerde rol oynamak, bu yolla hem Avrupa devletleriyle iliskilerini yeni bir mecrada ilerletmek, hem de Osmanli idaresini zor duruma sokmaya çalismakti. 27 Aralik 1907'de Paris'te ikinci defa toplanan Genç Türk kongresinde Ermeniler uzlasmaci bir yol izliyor görüntüsünü veriyorlardi. Bu kongrede Os¬manli Devleti'nin bagimsizligini tanidiklarini, tedhisten ve devlete asker vermemekten vazgeçtiklerini açikladilar. Fakat bu yapmacik bir tavirdi ve açiklamalarinda samimi degillerdi. Nitekim bu kongreden birkaç ay sonra meydana gelen Adana olaylari Ermenilerin gerçek niyetlerini göstermistir. Çünkü Ermeni komiteleri, genel mücadele yöntemi olarak sürekli terörü benimsemislerdi. II. Mesrutiyetin ilanindan, I. Dünya Savasina kadar olan dönem Ermeniler için terörle birlikte pro¬paganda dönemi olmustur. Van bölgesinde bu propa¬ganda, içeriye karsi Rusya'nin bagimsiz bir Ermeni Devleti kurulmasini temin edecegi, disariya karsi ise, bu havalide daimi asayissizlik oldugu ve Ermenilere baski yapildigi seklindeydi. Ermeniler 7 Nisan 1915' ten itibaren Van'i tamamen kusatmislar ve çevredeki Ermeni çetelerinin de katilimiyla sayilari 10.000'i geçmistir. Canlarini zorlukla kurtarabilenler ise Van civarini terk ederek büyük bir göç baslatmislardir. Bu arada baskiya ugrayan, Derebey, Hakis, Zorova (Yemlice), Hidir, Göllü, Şeyhane (Otluca), Şeyhkara (Gülsünler) köyleri halki Zeve merkez köyüne siginmislardi. Ermeniler sadece Zeve'de, bu yedi köyün ahalisinden 2000'den fazla masum insani katletmislerdir. 20 Mayis 1915'te Van, Ermenilerin öncülügüyle Ruslar tarafindan tamamen isgal edilmistir. Hemen bir geçici hükümet kurularak, Van Valiligi'ne meshur komiteci Aram Manukyan getirilmis, böylece Ermeniler, Ruslar'in Van'i isgal etmelerine yardim maksadiyla baslattiklari isyan, katliam ve yagma hareketlerini 1918 Nisan ayina kadar devam ettirme imkânini bulmuslardi. Bu tarihe kadar cereyan eden olaylar Rus destek ve tahrikiyle gerçeklestirilmistir. Tarih gösteriyor ki, bölgede istikrarin mevcut oldugu devirlerde büyük medeniyet merkezleri vücuda gelmis, istilalar ve isyanlarla harap olmustur. Van Kalesi’nin etegine yayilan ve halen o günlerin aci, izdiraplarini sergileyen eski Van harabeleri bunu göstermektedir. Eger bugün bölge geri bir durumda ise bunun sebebi dünde aranmalidir. Birinci Dünya Harbindeki istilalar onun içinde ve ondan sonra meydana getirilen isyanlar vaktiyle mamur olan bu bölgeyi bir harabeye çevirmistir. Harpten sonra Van, yavas da olsa bir gelisme göstermistir. Şehrin nüfusu 1927 yilinda 6980 iken 1935'te 9562, 1944'de 12000, bugün ise 284 bin ol¬mustur. Nüfus artisina paralel olarak, yeni bina ve tesisler de yapilmistir. Cumhuriyet döneminde Van ve yöresinin, ülkenin imkanlari ölçüsünde, ekonomik ve sosyal alanda yatirimlar yapilarak gelismesi saglanmis ve halen bu durum devam etmektedir.
KONUM Van dünya üzerinde, 42 derece 40 dakika ve 44 derece 30 dakika Doğu boylamları ile, 37 derece 43 dakika ve 39 derece 26 dakika Kuzey enlemleri arasındadır. Türkiye üzerinde ise, Doğu Anadolu Bölgesi' nin Yukarı Murat-Van Bölümü' ndeki Van Gölü kapalı havzasındadır. Kuzeyden Ağrı ili, Doğubeyazıt, Diyadin ve Hamur ilçeleri; batıdan Van Gölü ile Ağrı ilinin Patnos ilçesi, Bitlis' in Adilcevaz, Tatvan ve Hizan ilçeleri; güneyden Siirt' in Pervari, Hakkari ili, Beytüşebap ve Yüksekova ilçeleri ile komşudur. Doğusunda ise İran Devleti sınırı yer alır. İl, toprakları 19.069 km kare olan yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %2,5' ini oluşturur. Van, yüzolçümü bakımından Türkiye' nin 6. büyük ilidir. Van, Doğu Anadolu bölgesi' nin volkanik dağlarla kaplı çukur kesiminde bulunan Van Gölü' nün doğu kıyısına 5 km uzaklıkta çok az meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Rakım yüksekliği yaklaşık 1725m'dir. Türkiye' nin en büyük gölü olan Van Gölü, yüksek dağların ortasında bir çöküntü durumundadır. Çevredeki yüksek dağlar Van ilinin sınırını oluşturur.
İKLİM Doğu Anadolu'nun iklimi, şiddetli karasal olmasıyla dikkati çeker. Bu karakter, bölgenin merkezi boyunca, doğuya doğru gidildikçe, yani çevre denizlerin etki alanlarından uzaklaşıldıkça daha da belirginleşir. Bölgede kışlar özellikle çok uzun, şiddetli ve karlıdır. Buna karşılık yaz mevsimi çok kısa olmakla birlikte, bölgenin en kuzeyindeki yüksek platolarda bile oldukça sıcak geçer. Karasallığın en basit ifadesi olan en sıcak ve en soğuk ay ortalamaları arasındaki farklar: Türkiye'nin kıyı bölgelerinde 20°'yi aşmadığı halde, Doğu Anadolu Bölgesi'ne doğru gittikçe artarak kuzeydoğu kesiminde 30°'nin üzerine çıkar. Bu bakımdan Van Gölü çevresi, bölgenin diğer birçok kısmında rastlanılmayacak derecede düşük karasallık değerleri gösterir. Nitekim yıllık fark Bitlis'te 26°, Hakkari'de 28.5°, Ağrı'da 31° ve Muş'ta 32.5° olduğu halde Van Gölü çevresindeki istasyonlarda 25° civarındadır. Marmara Denizi'nin 1/3'ü büyüklüğündeki Van Gölü'nün, yakın çevresinin iklimine neler kazandırdığını anlamak için, gölün burada bulunmadığını düşünmek ve benzer özellikler gösteren yerlerle karşılaştırmak yeterlidir. Sıcaklık koşulları yönünden aşağı yukarı aynı özelliklere sahip olan Van Gölü kıyılarının tüm istasyonlarında yıllık sıcaklık ortalaması 9°, yılın en soğuk ayı olan ocak ortalaması -3.6°, temmuz ayı ortalaması ise 22° civarındadır. Oysa hemen hemen aynı enlemde ve daha batıda yer alan, üstelik Van Gölü çevresindeki istasyonlardan 400-500 m. daha alçakta bulunan Muş'ta ocak ayı ortalama sıcaklığı -7.7°'dir. Bu durumda Ocak ayının Muş'ta, Van Gölü çevresine göre bir kat daha soğuk geçtiği anlaşılmaktadır. Bu ayın ortalama sıcaklığı, Van'a göre 100 m. daha alçakta, ancak daha kuzeyde bulunan Ağrı'da ise -10.4°'dir. Mutlak sıcaklıklara bakıldığında bu durum daha da belirginleşir. Örneğin: Van Gölü'nün yerinde bir ovanın bulunduğu varsayıldığında, şu anda -20° ile -25°' civarında olan şimdiye kadar ölçülmüş en düşük sıcaklığın (mutlak minumum) -40°'lere kadar düşeceği rahatlıkla söylenebilir. Zira aynı değer Muş'ta -33°, Ağrı'da ise -45.6° olarak ölçülmüştür. Böylece, geç ısınıp geç soğuduğu ve bünyesinde daha fazla ısı depo edebileceği için kışın çevresine göre ılık kalan Van Gölü, bu mevsimde kıyısındaki sahaların sıcaklıklarının fazla düşmesini önlediği gibi, yazın da fazla yükselmesine engel olarak karasallığı bir dereceye kadar azaltmış olur. Ancak, tüm bu olumlu koşulların dar bir kıyı şeridiyle sınırlı olduğunu ve göl çevresindeki ovalardan ayrılır ayrılmaz iklim şartlarının tamamen değiştiğini unutmamak gerekir. Haziran sonlarına doğru göl çevresinde bulunan birisi, göl kıyısında suya girildiğini, yamaçlarda henüz yeşermiş otları, zirvede ise halen mevcut olan karları görerek üç farklı mevsimin çok dar bir mekan içerisinde, bir arada yaşandığını farketmekte gecikmez. Süresi ve miktarı yıldan yıla değişen donlu günler, Van Gölü kıyılarında batıdan doğuya doğru hafifçe artar. Donlu gün sayısı, Bitlis ili’ne bağlı Tatvan ve Ahlat ilçelerinde 110 gün civarında olduğu halde Van, Erciş ve Muradiye'de 130 güne çıkar. Ortalama olarak kasım başında görülmeye başlayan donlu günler, nisan başında son bulur. Ancak, bu ortalama tarihlerde yaklaşık bir aylık bir sapma meydana gelerek bazı yıllar ekim başında görülürken, bazı yıllar mayıs sonuna da sarkabilmektedir. Bu süre esnasında yaşamın çeşitli yönleri, özellikle tarım faaliyetleri kısıtlandığı gibi, erken ve geç olanlar, ürünlere büyük zararlar verebilmektedir. Sahada rüzgarlar, Van Gölü'nün uzanış doğrultusuna uymak zorunda kalır. Havzanın batısında batı yönlü rüzgarlar egemen olduğu halde,doğu kesimde ilkbahar ve yaz mevsiminde batı yönlü, sonbahar ve kış mevsiminde ise doğu yönlü rüzgarlar etkindir. Göl ile çevresindeki yüksek plato ve dağlar arasındaki termik zıtlıklar, basınç farklılıklarına yol açmak suretiyle, rüzgar yönleri üzerinde de etken olmuşlardır. Farklı ısınma koşulları gündüzün gölden karalara, geceleyin de kara alanlarından göle doğru meltem rüzgarlarının doğmasını sağlamıştır. Sıcaklıktaki homojenliğe karşılık, yağış şartları yönünden havzada önemli farklılıklar görülür. Kutbi cephe boyunca batıdan doğuya doğru hareket eden gezici siklonlar (alçak basınç merkezleri) yöreye, Batı ve özellikle Güneydoğu Toroslar engelini aşan en önemli gedik olan Bitlis Vadisi boyunca güneybatıdan girerler. Bu nedenle havzada yağışlar, hava kütlelerinin nem bakımından fakirleşmesine bağlı olarak batıdan doğuya gidildiği oranda azalır. Nitekim Bitlis'te 1000, Tatvan'da 800, Ahlat’ta 600 mm.'ye yakın olan yıllık ortalama yağış, Adilcevaz'da 440, Erciş'te 490, Muradiye'de 450, Van'da 380 ve Özalp'ta 370 mm.'ye düşer. Van Gölü'nün doğu kıyıları, özellikle Van ve Gürpınar Ovalarıyla Özalp çevresi, tüm havzanın oldugu gibi, aynı zamanda Iğdır Ovası’yla birlikte Doğu Anadolu Bölgesi'nin de en az yağış alan sahaları arasında yer alır. Van Bölümü’nde Akdeniz ve Karasal yağış rejimleri arasında geçiş tipi bir yağış rejimi görülür. Yağışın en fazla olduğu mevsim ilkbahardır(9). Bunu kış (&.6) ve sonbahar ('.2) izler. Yağışın en az oldugu mevsim ise yazdır. (%7.1) Yağışın büyük bir kısmının kışa yığıldığı, fakat yaz mevsiminin yok denecek kadar az yağış aldığı Akdeniz yağış rejiminden, en yağışlı mevsimin kıştan ilkbahara kaymasıyla ayrılır (karasal tesir). En az yağış alan mevsimin kışa rastladığı, en fazla yağışın ise yazın düştüğü karasal rejimden ise, kışın en yağışlı ikinci mevsim olması ve yaz kuraklığıyla farklılaşır. Yağışlı geçen 85 günün 35'inde kar yağar. Kar yağışlarının görüldüğü devre kasım başından nisan sonuna kadar devam eder ve yağan kar 3 aya yakın yerde kalır. Van, yılın 120 günü açık, 200 günü bulutlu ve 45 günü ise kapalı gün özelliği ile Türkiye' nin en fazla güneş alan illerinden biridir. Tarihte Urartular’a başkentlik yapmış Van' ın, "Tuşba" adını alması, Tuşba'nın "Güneşi bol olan" anlamına gelmesindendir.
DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ Doğu Anadolu, İç Anadolu ile İran arasında, büyük bir kısmı doğal orman sahasına dahil bir ada gibi yükselir. Bu durum, İç Anadolu ve İran'a göre Doğu Anadolu'nun daha nemli olmasından kaynaklanır. Ormanların alt sınırı herşeyden önce nemlilik derecesine bağlıdır. Bu sınır bölgenin batısında 1100-1400 m iken, doğusunda 1800-1900 m'ye kadar çıkmaktadır. Bölgenin başka bir özelliği de ormanların üst sınırının çok yüksek olmasıdır. Bölgenin batısında ormanların üst sınırı 2400 m, doğusunda ise 2800 m kadardır. Hatta Akdeniz'den gelen nemli hava akımlarının bu bölgeye kolayca sokulduğu, Bitlis oluğunun tam karşısına denk gelen Nemrut Dağı’nın güney yamaçlarında, çalılık halinde meşeler yayılırken, kalderanın içinde meşelerden, yabani meyve ağaçlarından, kavak ve huşlardan oluşan bir orman görülür. Bu orman, kalderanın dik olan iç duvarlarında yer yer 2900 m'ye kadar çıkar ki bu, ülkemizde tesbit edilmiş olan en yüksek orman sınırıdır. Doğu Anadolu'daki ormanlar genellikle şiddetli ve uzun kışlara ve fazla olmayan yağış miktarına uyum sağlamış, soğuğa dayanıklı, seyrek ve orman altı çok zayıf, kuru ormanlar halindedir. Van Gölü çevresi, insanlık tarihinin en eski zamanlarından beri yerleşilmiş bir sahadır. Bu nedenle, yörede bitki örtüsü insanlar tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Yüzyıllarca süren tahrip sonucunda Anadolu'nun çoğu yerinde olduğu gibi, Van Gölü çevresinde de asli bitki örtüsü bozulmuş, bir yerde, özellikle ormanlar ortadan kaldırılmıştır. Nitekim, tarihi belgeler de bunu ispatlamaktadır. M.Ö.8. yüzyılda, bugün çıplak olan Van-Hakkari yöresine bir sefer düzenleyen Asur hükümdarı, bu yöredeki sazlık kadar sık ormanları kestirdiğinden bahsetmektedir. Eskiden buraların ormanlık olduğunu gösteren başka bir delil de, günümüze kadar ulaşan orman bakiyeleridir. Bu ormanlara özellikle Başkale-Gevaş arasında rastlanır. Ekolojik şartlar göz önüne alındığında Van'ın güney kesimleri dışında kalan yörelerde, geçmişteki doğal bitki örtüsünün ağaçlı step olduğu söylenebilir. Step içindeki başlıca türler, çeşitli meşe türleri ve bodur ardıçlardır. Çam türleri, Van Gölü çevresinde kendilerine uygun, ekolojik ortamı bulamamışlardır. Van'da yetişebilecek çam türü sarıçamdır. Bugün orman kalıntılarına ilin güney kesimlerinde rastlanır. Bu kesimlerde bitki örtüsü genellikle meşelerden oluşur. Meşeler, bozulmuş, birçok yerde çalılık halini almıştır. Ağaçlık sahalara Gevaş'ın güneyinde de rastlanır. Meşeler yanında, seyrek de olsa, sakız menengiç, bodur ardıç, kızılcık, doğu çınarı, ceviz, titrek kavak ve yabani meyve ağaçları da görülmektedir. Van’ın güneyinde stepler de görülür ve en önemli elemanı geven otudur. İlin güneyi dışında ormanlara rastlanmaz. Sadece Erciş'in kuzeyinde, Ilıca Suyu Vadisi’nde seyrek meşe toplulukları bulunur. Van'ın doğu ve kuzeyi bugün antropojen step görünümündedir. Seyrek olarak vadi boylarında ağaçlara rastlanır. Bu kesimde hakim olan step formasyonu otsu bitkilerden oluşur.
YER ŞEKİLLERİ Van Ovası ve yakın çevresi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Van bölümü'nde, tektonik ünite olarak ise Toros Orojenik Kuşağı'nın doğu bölümünde yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesinin bir alt bölümünü teşkil eden Van bölümü morfolojik bakımdan üç üniteye ayrılabilir. Bunlar: Van Gölü'nü güneyden bir duvar gibi kuşatan Güneydoğu Toroslar, doğuda ortalama yükseltisi güneye nazaran daha alçak olan Van Dağları, batı ve kuzeyde ise kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda bir hat üzerinde yer alan volkan konileridir. Van Bölümü'nün güney kesimi Güneydoğu Toroslar ve bunların doğudaki uzantısı üzerinde bulunan Gevaş dağları ile çerçevelenmistir. Bu kısımda 3000 metreyi geçen bir çok tepeler vardır (Artos Dağı 3475 m.) Yine bu kısımda arazinin durumu, kıyının şekli üzerine etki etmiştir. Öyle ki, Van Gölü'nün en girintili çıkıntılı kısımları güney kıyılarıdır. Bazı dere ağızları bir tarafa bırakılacak olursa (Hoşap Suyu, Arpat Çayı ağızları gibi) kıyı genellikle yüksektir. Van Gölü kapalı havzasının güneyini bir çok yerlerde 2500-3000, bazı yerlerinde ise 3500 metreye yakın yükseklikteki dik yamaçlı dağ sıraları çevirir. Temeli birinci jeolojik zamana ait şist ve kalker gibi kayaçlardan meydana gelmiş bulunan ayrıca, yer yer ikinci ve üçüncü jeolojik zamana ait türlü kayaçları da (özellikle serpantin, kalker ve marn) içine alan bu dağların Van Gölü çanağına doğru değişik uzantılar halinde sokulması, gölün güney kıyısının çok girintili ve çıkıntılı olmasına ve birçok yerlerinde de yüksek kıyıların ve falezlerin oluşmasına sebep olmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi'nin güney kenarında geniş bir kavis teşkil ederek gayet bariz bir duvar halinde uzanan Güneydoğu Torosların yükseltisinin kavisin orta kısmında nisbeten az, buna karşın batıda ve doğuda yükseltisi artmakta ve maksimum yüksekliğe güneydoğuda Cilo Dağlarında (burada Reşko ve Gelyaşin zirvesi 4168 metredir) erişmektedir. Ayrıca, Güneydoğu Torosların kuzey kenarında, Elbistan Havzası'ndan başlayarak Malatya, Mollakendi, Çapakçur, Muş, Van Gölü, Havasor ve Gevaş havzaları ile uzanan bir depresyonlar şeridi yer almakta ve bu şerit üzerindeki depresyonlar birbirinden dağlık eşikler ile ayrılmaktadır. Van Gölü'nün doğusunda ise aynı nisbi çukur saha üzerinde depresyonlar ile kesintiye uğrayan Van Dağları yer almaktadır. Bu kesimin ortalama yüksekliği 2200-2400 metre arasında bir yayla olup, üzerinde yer yer 2500 metreyi geçen tepeler vardır. Van şehrinin doğusundaki Erek Dağı (3204 m.), bunun doğusunda Kuh Dağı (2850 m), Kazan Dağı (2890 m), Kuzeyinde Irgat Dağı (2750 m) Van Dağlarının Yüksek tepeleridir ve aralarında Hoşap, Özalp ve Ahurik gibi toprağı verimli birçok ovalar yer almaktadır. Van Gölü kapalı Havzası'nın bütün doğu bölümü ana çizgileriyle göz önüne alındığı takdirde, burada doğu sınırlarımızdan Van Gölü çanağına kadar genel bir eğim bulunmaktadır. Gölün doğu kıyısında 1730 metre kadar yükseltiye sahip olan arazi, doğuya doğru yavaş yavaş yükselir. Bununla ilgili olarak buradaki akarsular da doğudan batıya doğru birçok yerlerde birbirine paralel şekilde akarlar. Mejinger Suyu, Memedik Deresi, Karsuyun yukarı bölümü ve Bendimahi Çayı'nın vadileri doğu-batı doğrultulu bir takım geniş geçitler teşkil etmiştir. Van Gölü'nün güney kenarında boydan boya dik bir şekilde yükselen sarp dağlara karşılık, burada daha alçak dağlar uzanır.
Van Gölü Havzası'nın doğu ve güneyindeki bu dağlar çok çesitli kütlelerden meydana gelmiş olup karmaşık bir yapı gösterirler. Van Gölü ve İran sınırı arasındaki saha tektonik bakımdan çok karmaşıktır. Burada en geniş yeri Kretase flişleri ve Nümmülitli kalkerler işgal eder. Bu tabakalar şiddetli kıvrımlı, faylı ve ekaylı olup, kıvrım yönleri genellikle güneybatı-kuzeydoğudur. Bu ikinci ve üçüncü zaman kıvrımları doğuda kavisler yaparak İran topraklarına geçer. İkinci zamandan daha eski tabakalar, nisbeten daha sınırlı saha kaplarlar. Bunlar, büyük bir ihtimal ile bu bölgede derinlerde kalmış olan eski kütlenin ancak, depresyonlar ile parçalanarak sınırlı sahalarda şeritler halinde yüzeye kadar yükselmiş olan parçalardır. Bütün bu karışık bünyeyi geniş sahalarda denizel miyosen tabakaları transgresif olarak örtmüştür. Van Bölümü'nün batı ve kuzeyindeki yerşekilleri ise, gerek biçim gerekse meydana geliş bakımından güney ve doğudakilerden farklıdır. Bölümün başlıca yerşekilleri tek yükselen volkan dağları (3000-4000 m yüksekliğinde) ile bunları çevreleyen ücüncü zamanın ikinci yarısına ait tabakalı platolar ve lav platolarıdır (1800-2000 m). Bu masa yapılı platolar, göl yüzünden çok geride 200-300 m yüksekliktedir. Bunlardan Erciş'in batısında ve Ahlat’ın kuzeyindekiler Miyosen kalkerlerinden masa yapılı platolardır. Buna karşılık göl kenarlarında yer yer daha eski kütleler temelde yer alır ki, bunlardan bir kısmı Tatvan yakınında gözlenir. Van Bölümü'nün batı ve kuzeyinde bir sıra teşkil edecek şekilde iranid ve Torid tektonik kuşakları içinde güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda sıralanan volkan dağları dördüncü zaman başındaki geniş ölçülü püskürmelerden doğmuş lav ve tüflerin yığılması ile meydana gelmişlerdir. Bunlar arasında Nemrut Dağı (3050 m), Sübhan Dağı (4434 m), Aladağ (3351 m,), Tendürek Dağı (3542 m) ve nihayet Ağrı Dağı (5165 m) bölgenin tek dağlarını teşkil eder. Bu dağların eteklerinde de geniş lav platoları uzanır. Bu lav platoları senenin ancak belirli bir kısmında otlarla örtülüdür. Yazın otlar kuruyunca manzara çok kasvetli olur. Beyaz renkli Miyosen kalkerlerinden müteşekkil tepeler volkanik sahalardan çok daha çıplaktır. Yazın bölge, çöle yakın bir manzara arzeder. Türlü tabiatta, araziden oluşan dağlar arasında uzanan irili ufaklı akarsuların açmış olduğu vadiler (Ahlat, Adilcevaz, Erciş yakınında Zilan vadileri) bu çölümsü sahanın içinde hakiki birer vahadır. Buralar eskiden beri insanları çeken sahalar olmuştur. Sonuç olarak Van Bölümü'nün genel fiziki coğrafya özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Van bölümü bir kenarı yüksek Güneydoğu Toroslar, diğer kenarı Nemrut'tan Tendürek'e kadar uzanan muazzam volkanlar dizisi ücüncü kenarı da Türk-İran sınır dağları tarafından çevrilmiş az çok muntazam bir üçgen şeklindedir. Bu üçgenin en büyük kısmını 16000 km2 yüzölçümündeki Van Gölü Kapalı Havzası teşkil eder. Sahanın hemen bütün suları bu havzaya bağlıdır. Ancak, güneydoğuya doğru sokulan dar bir saha dahilinde sular Büyük Zap Nehri vasıtası ile Dicle'ye, yani denize gider. 2200-5000 m arasında değişen büyük ortalama yükseltisine rağmen geniş sahalarda hakim olan basık topoğrafya şekilleri üçüncü zamanın ikinci yarısı ve dördüncü zamanın ilk yarısına ait düzenli volkan çıkışları, ziraat üzerinde derin etki yapan kurak ve şiddetli bir iklim ve nihayet bu kuraklığa rağmen memleketimizin göl bakımından en zengin köşelerinden biri oluşu ve bu arada en büyük gölümüz olan Van Gölü'nü içermesi, bu bölgenin başlıca coğrafi karakterlerini meydana getirir.
DAĞLAR Van ilinde dağlar toplam alanın S' ünü kaplar. İl alanı volkanik oluşumlu dağlarla çevrilidir. Van' ın kuzeyinde yer alan Aladağ (3.255 m) ve Tendürek Dağı (3.542 m) Ağrı iline sınırdır. Tendürek Dağı' nın doğusunda, güneye doğru İran sınırına paralel olarak uzanan dağlar yer alır. Düzenli bir şekilde uzanan bu sıradağların yüksekliği, Zap Suyu’nun kaynağını aldığı Sorada Dağı’na kadar 3.000 m' yi geçmez. Bu dağlar Eğriçay Deresi' nden başlayarak 2.600-2.700 m yükseltili bir sırt oluşturur. Karabulak Dağı' ndan sonra bu yükselti, 2.900 m'ye ulaşır. Deveci Geçidi' nin güneyinde yer alan dağların yüksekliği 2.750 m'dir. Bunların başlıcaları Dumanlı Dağ, Elağan Dağları, Kırklar Dağı, Tavur Dağı ve Gelin-Güvey Kayasıdır. Kuzey Bendimahi Havzası ve Karasu Havzası, geniş bir dağlık bölüm şeklinde, güneybatı yönünde uzanır. Bu bölüm kuzeyde, 2.850 m yükseltili Alikelle Dağı ile Abağa Düzü' ne doğru uzanmaktadır. Bu düzün güneyinde Tarhani Düzü ile Naşar Düzü yer almaktadır. Bu düzlüklere doğru uzanan bir takım sıra dağlar var ki, bu dağların en yükseği 2.700 m ile Çilli Dağı' dır. Abağa Düzü ile Bargiri (Muradiye) Ovası arasında geniş bir dağ sırası uzanır. Bu sıradağlar, Pirraşit Dağı (3.200 m) ile başlar. Pirraşit Dağı sivri bir koni biçimindedir. Eteklerinde geniş yaylalar yer alır. Sultan Gölü' nün batısında 3.020 m ile Manda Dağı yükselir. Bargiri Ovası' nın doğusunu çevreleyen İsabey Dağı' nın yükseltisi, 3.000 m dir. Karasu ile Van Gölü arasında Şevli (Şoli) Dağı 2.900 m , Hanke Dağı (2.450 m) ve İrini Dağı (2.250 m) uzanır. İlde yükselti güneydoğuya doğru gidildikçe artar ve Şehit Tepesi' nden başlayarak düzgün sıralar oluşturur. Bu dağın uzantıları, Ahta Dağı (2.810 m) ve Karahal Dağı ( 2.700 m) dır. Tendürek Dağı' nın uzantıları olan asıl sınır dağları, Gündizin ( Hızırbaba Ziyareti) Dağı (3.010 m), Koçalan, Bilecik ve Melek Dağları (2.560 m) dır. Satmanıs Ovası, Akgöl Havzası ve Gölçimen Ovası arasında yüksek ve geniş bir dağ kütlesi görülmektedir. Kuzeydeki sivri ve kayalık dağ, Nacarabat (2.610 m) Dağı' dır. Hazine Sırtları Tepesi (2.650 m), Rentömer (2.580 m), Irgat (2.890 m), Kozan (2.890 m) ve güneyde Kuh Dağı (2.850 m) bu kütlenin başlıca yükseltileridir.Keşiş Gölü Havzası' nın batı kesimlerinden başlayan dağ sırasında yer alan Erek Dağı' nın yükseltisi 3.250 m dir. Erek Dağı' nın Van Ovası' na doğru uzantısı Şuşanıs (Doni) (2.750 m) Dağı' dır. Hemen güneybatısında, Norhuk Dağı (2.800 m) yer alır. Van ilinin güneyinde, Hoşap Suyu' nun doğusunda da İspiriz Dağları (3.688 m) uzanır ki, bu dağlar aynı zaman da, Van ilinin en yüksek noktasıdır. Plato ve Yaylalar Plato ve yaylalar, Van yüzölçümünün toplam 3' ünü teşkil eder. Genellikle platolar dağların arasına sokulmuştur. 3.Zaman'da oluştuklarına ilişkin yükselmelerden belirtiler ve özellikler taşımaktadır. İlin doğusunda yer alan Norduz Yaylaları hayvancılık bakımından çok önemli yerlerdir. Abağa Düzü' nün güneyindeki ortalama 2.450 m yükseltisindeki geniş yaylalar kuzeye doğru eğim kazanır. Manda Dağı' nın eteklerinde de sulak, bol otlu olan yaylalar vardır. Ahda Dağı' ndan Erçek Gölü' nün kuzeyine kadar Karasu ile Memedik Çayı arasında otu ve suyu bol geniş yaylalar vardır. Ayrıca, Nacarabat Dağı' nın batı yamaçlarında yer alan yaylalar havancılık açısından oldukça önem taşır.
OVALAR ve VADİLER Van Ovası Van ilinin kurulduğu yerde olup, Van Gölü' nün doğusunda 150 km karelik bir alanı kaplamaktadır. Ovanın yaklaşık yükseltisi 200 m kadardır. Van Ovası, kuzeydoğuda Sıhke Düzü, kuzeyinde Akköprü Düzü ve güneyinde de Şamranaltı Düzü adını alan bir kaç bölümden oluşur. Çok verimli toprağa sahiptir. Erciş Ovası Van' ın en önemli ovalarından biridir. Yüzölçümü 150 km2 olan bu ova, Van Gölü' nün kuzeyinde yer almaktadır. Nispi yükseltisi çok azdır. Erciş Ovası iki bölüme ayrılır. Bunlar Hatun ve Erciş ilçe merkezinin yer aldığı Sulu Ovadır. Erciş Ovası' nda çok çeşitli sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Hoşap Vadisi Norduz Yaylası' nın yüksek kesimlerinden doğan Hoşap suyu, Hoşap Ovası' na dek derin ama sarp olmayan bir vadide akar. Hoşap Vadisi, Gürpınar ilçesinin Güzelsu (Hoşap) beldesi merkezi yakınında Hoşap Ovası' na açılır. Memedik Vadisi Özalp yöresinde doğan Memedik Çayı boyunca birçok düzlük uzanır. Vadi boyunca uzanan düzlüklerden Saray ve Mollahasan (Karakallı) düzleri, akarsuyun yukarı tarafında yer alır. Memedik Vadisi oldukça dardır. Bu vadi batıda Erçek Düzü' ne açılır.
GÖLLER Van Gölü 60 bin yıl önce Nemrut Volkanı’nın patlaması ile Muş Ovası’nı da içine alan büyük su kütlesinin özü Tatvan’da kapanmıştır. Böylece 4.zamanda, Nemrut Dağı Volkanı'ndan çıkan lavlar, bir set oluşturarak Van Gölü çanağının Muş Ovası ile bağlantısını kesmiştir. Çanakta toplanan suların dışa akışı kesildiği için zamanla Van Gölü bugünkü şeklini almıştır. Van Gölü' nün kuzey ve batısı tümüyle volkanik dağlarla çevrilidir. Güney çevresi yüksek dağlar, kristalin şitler ve paleozoik arazilerle, doğusunda ise neojen tekneleri ve alüvyonlarla örtülü küçük ovalarla çevrilidir. Çok sayıda koy ve burunlar vardır. Kuzey kıyılarında çok güzel ve geniş kumsallara rastlamak mümkündür. Van Gölü, ana yatak ve ona kuzeydoğuda geniş bir geçitle bağlanmış olan büyük bir körfezden oluşur. Ana yatağın en geniş yeri olan Van-Tatvan arası 125 km'dir. Gölün yüzölçümü 3.712 km2 dir. En derin yeri 451 m olan gölün ortalama derinliği 171m ve denizden yüksekliği 1650 m'dir. Van Gölü' nde büyük boyutlu toplam 4 ada vardır. Bunlar: Akdamar, Çarpanak, Adir ve Kuş Adası’dır. Akdamar Adası Van Gölü' ndeki en büyük ada olup, uzunluğu 1.5 km ve genişliği 500 m’dir. Bu adada tarihi Akdamar Kilisesi bulunur. Göl içinde, adalara ulaşımı sağlayan tekneler ve Van-Tatvan arasında sefer yapan feribotlar çalışır. Van Gölü, büyüleyici güzelliği, iskeleleri, koyları, yarımadaları ve körfezleri ile tam bir deniz görümündedir. Bu nedenle çevre halkı, Van Gölü' ne "Deniz" ismini sıkça kullanır. Van Gölü’nün suyu tuzlu ve sodalıdır. Erçek Gölü Van Gölü' nün 30 km doğusunda, lavların yığılması ile oluşmuş, bölgenin ikinci büyük gölüdür. Van Gölü'nden bir eşikle ayrılan Erçek Gölü, bir çöküntü havzası içindedir. Yüzölçümü 99 km2 olup deniz seviyesinden yüksekliği, 1.800 m'dir. En derin yeri 15 myi bulur. Göle doğudan karışan Memedik Çayı bol su taşımaktadır. Göl, Van Gölü gibi oldukça tuzlu ve sodalıdır. Keşiş Gölü Bir diğer adı da Turna Gölü' dür. Eskiden yapay bir gölet durumundayken, bol kaynaklarla beslenerek bugünkü halini aldığı söylenir. Keşiş Gölü; Kuh, Kozan ve Erek Dağı arasındaki vadidedir. Yüzölçümü 4 km2 dir.
HİDROGRAFYA Van Gölü çevresinin dikkati çeken tarafı, az yağışlı bir bölge olmasına rağmen su bolluğunun bir ifadesi olan göller yönünden zengin oluşudur. Bunun nedeni, tektonik ve volkanik faaliyetlerin oluşturduğu morfolojik yapıdır. Sayılan 10'u aşan irili ufaklı bu göllerden Van, Erçek ve Nazik Gölleri, tektonik hareketlerin hazırladığı, çöküntü alanlarına yerleşmiş akarsuların önlerinin volkanik setlerle tıkanması sonucu oluşmuşlardır. Bunlardan sularını, Sufresor (Yeniköprü) Deresi vasıtasıyla, Van Gölü'ne akıtan Nazik Gölü'nün suları tatlı olduğu halde birer kapalı havza teşkil eden Van ve Erçek Göllerinin suları tuzludur. Suları tatlı olan Nemrut ve Aygır Gölleri volkan kraterleri içerisinde oluşmuşlardır. Buna karşılık Arin Gölü (Sodalı Göl), Van Gölü'nden dar bir allüviyon seddi ile ayrılmıştır ve suları tuzludur. Havzada yer alan Turna (Keşiş), Gövelek (Ermanis) ve Sultan Gölleri gibi bir kısım göller ise Urartular'dan kalma eski baraj gölleridir. Sularını çevre denizlere gönderemeyen Van Gölü Kapalı Havzası, 16.096 km2'lik alanıyla İç Anadolu Kapalı Havzası'ndan sonra Tükiye'nin ikinci büyük içe akışlı havzasıdır. Bu sahanın 12.500 km2'sini, sularını topladığı akarsuların kabul havzaları oluştururken, 3.712 km2 'sini de bizzat gölün kendisi işgal eder. Alansal genişlik bakımından Türkiye'nin en büyüğü olan Van Gölü, dünyadaki kapalı göller içerisinde 15. sırada yer alır. Buna karşılık derinliğinin fazla olması yüzünden 607 km3 'lük toplam su hacmiyle Hazar Denizi, Aral ve Issık Kul Göllerinden sonra kapalı göller içinde 4. sırada gelir. Sularının tuz içeriğinde sodanın görece fazla olmasından hareketle sodalı olarak değerlendirilen Van Gölü, aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölüdür. Gölün, güneybatıdaki Tatvan koyu ile kuzeydoğudaki Bend-i Mahi Irmağı ağzı arasındaki uzunluğu 128 km, Gevaş kıyıları ile Arin Gölü yakınındaki kuzey kıyıları arasındaki genişliği 54 km, Tatvan ve Van iskeleleri arasındaki doğu-batı uzunluğu ise 89 km'dir. Göl yüzeyinin deniz seviyesinden yükseltisi, son seviye yükselmelerinden sonra 1650 m'ye yaklaşmaktadır. En derin yerinde derinliği 451 m'yi bulan gölün doğu ve kuzeydoğu kısımları nisbeten sığdır. Çarpanak Adası ile Arin Gölü yakınındaki kuzey kıyı arasına çekilecek bir hattın kuzeydoğusunda kalan Erciş Körfezi ile yine Çarpanak Adası ile Edremit Sırtı’nın batı ucu arasındaki Van Koyu'nda derinlikler 100 m’nin altında iken, bu sahalardan batı ve güneybatıya doğru gidildikçe derinlikler artar. Nihayet, Adilcevaz ve Ahlat açıkları ile Reşadiye ve Deveboynu Yarımadası arasında kabaca dairesel bir şekil arzeden ve Tatvan Baseni olarak adlandırılan alanda derinlikler 400 m'nin üzerine çıkar. Maksimum derinlik, bu basenin kuzey kenarında, Adilcevaz'ın 18 km kadar güneybatısındaki bir sahada 451 m olarak ölçülmüştür. Üçüncü jeolojik zaman sonu ve dördüncü zaman başına doğru aşındırılarak bir yontuk düz (penoplan) haline getirilen Van Gölü çevresi, deniz seviyesine yakın bir yükseltide bulunuyor ve yer yer dışa akışı olan tatlı su gölleri tarafından işgal ediliyordu. Fakat, dördüncü zamanın ilk devresi (Pleistosen) esnasında meydana gelen epirojenik hareketler sonucunda bölge bütünüyle yükselirken, Van Gölü'nün bulunduğu saha çökerek (gerçekte daha az yükselerek) bugünkü Muş Ovası’yla birlikte doğu-batı uzanışlı uzun bir depresyon oluşturmuşlardır. Tabanı sularla kaplı bir göl durumunda olan bu depresyon, zamanla Murat Nehri tarafından açılarak boşaltılmıştır. Daha sonra Nemrut Volkanı'nın püskürmeleri sonucunda oluşan Rahva lav seddi ile birleşik Van-Muş Depresyonu birbirinden ayrılmış ve bu volkanik seddin gerisinde suların birikmesiyle Van Gölü oluşmuştur. Ancak, başlangıçta Van Gölü'nün suları Bitlis Çayı vasıtasıyla Dicle'ye akarken, Nemrut Dağı’nın devam eden püskürmeleriyle oluşan lavların Bitlis Vadisini doldurmasıyla bu akis sona ermiş ve Van Gölü kapalı havzaya dönüşmüştür. Oluşumundan sonra Van Gölü, buzul devirleri sırasında soğuk ve nemli iklim koşulları altında önemli seviye ve hacim değişikliklerine uğramıştır. Halen göl çevresinde bugünkü seviyenin(1650 mye yakın) üzerinde 12, 30, 55 ve 70 m yükseltilerde 4 farklı göl sekisi (taraçası) mevcuttur. Göl seviyesinin bugünküne göre yüksek olduğu devrede, göl içerisinde istiflenmiş erezyon materyalinden başka birşey olmayan göl şekillerinin en yüksekte yer alanı 1720 m'de bulunmakta ve yaşı 18 bin yıl olarak saptanmaktadır. Buna göre gölün en yüksek olduğu devredeki seviyesinin 1720 m'ye kadar yükselmiş olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan ne bu seviye değişmeleri, ne de Dicle'nin kollarının şiddetli geriye aşındırması, jeolojik geçmişteki en uygun iklim şartları altında bile bir orografik endoreizm (morfolojik yapıya bağlı kapalılık) sahası olan bu havzayı dış drenaja bağlayamamıştır. Daha sonra göl seviyesi buzul devrinin son bulmasıyla kademeli olarak alçalmış ve günümüzdeki seviyesine erişmiştir. Ancak, Van Gölü'nün tarihi devirler içerisinde devamlı bir yükselme eğilimi içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Tabanını Türkiye-İran sınırının oluşturdugu bir dik üçgeni andıran havzasının batı köşesine yerleşmiş olduğu için Van Gölü'nün batı, kuzeybatı ve özellikle güneyinde, büyük akarsular oluşamamıştır. Buna karşılık gölü besleyen; Ilıca (Zilan), Deliçay, Bend-i Mahi, Karasu ve Güzelsu (Hoşap) gibi nisbeten büyük akarsular kuzey ve doğu bölümüde bulunurlar. Bu akarsular içerisinde en fazla su taşıyanı, yıllık toplam 328 milyon m3'lük akımıyla Bend-i Mahi Çayı’dır. Bunu, yakın değerleriyle Ilıca Çayı izler. Diğer üç akarsu ise 150 milyon m3 civarında su taşırlar. Akarsuların akımları, yağışların kar şeklinde düşmesi ve sıcaklıkların 0º'nin altında seyretmesi nedeniyle eriyerek göle ulaşamamaları yüzünden kış boyunca düşüktür. llkbaharla birlikte artan yağışlar ve kar erimeleri nedeniyle akarsuların akımları yükselir ve nisan-mayıs aylarında en yüksek değerine ulaşır. Akımlardaki yükseklik, gittikçe azalmakla birlikte temmuz ayına kadar devam eder. Yaz sonu ve sonbahar ayları boyunca bir yandan yağışların iyice azalması, diğer taraftan kar erimelerinin de tamamlanması nedeniyle akımlar düşük kalır ve bu durum kış ayları boyunca da devam eder. Kendisini besleyen tüm bu akarsulara karşın bir gidegene sahip olmayan Van Gölü'nün su bilançosunun gelirlerini, bizzat göl yüzeyine düşen yağışlarla, su toplama havzasına düşen yağışlar sonucu oluşan akarsu boşalımı ve göl yüzeyi altından göle karışan kaynaklar oluşturur. Giderlerini ise göl yüzeyinden olan buharlaşma teşkil eder. Böylece gölün bilançosunu oluşturan iklimsel belirleyicilerin hiçbir zaman durağan olmaması yüzünden sürekli değişiklik göstermektedir. Zamansal boyut dikkate alındığında Van Gölü'nde üç tür seviye değişmesinin olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunlar; mevsimsel seviye değişmeleri, yıllar arasında görülen seviye değişmeleri ve uzun yıllık seviye değişmeleri olarak belirtilebilir. Mevsimsel seviye değişmeleri, bütünüyle yağış ve sıcaklığın yıl içerisindeki gidişinin kontrolünde gelişmektedir. Kış ayları boyunca yağışların büyük ölçüde kar şeklinde düşmesi ve hemen akışa geçerek göle ulaşamaması nedeniyle göl seviyesi fazla değişmez. Bahar ayları ve yaz başında, bir yandan yıllık yağışların büyük bir kısmının bu aylarda düşmesi, diğer taraftan artan sıcaklıkla birlikte kar erimelerinin de buna katılmasıyla göl seviyesi hızla yükselmekte ve haziran ayı ortalarında yıllık en yüksek seviyeye erişilmektedir. Yaz ayları boyunca yağışların iyice azalması, diğer yandan artan sıcaklıkla birlikte buharlaşmanın da şiddetlenmesi, göl seviyesinin bütün yaz ve sonbahar aylarında yavaş fakat, sürekli olarak düşmesine yol açmaktadır. Böylece yılın en düşük seviyesi ekim-kasım aylarında görülmektedir. Mevsimsel seviye değişmelerinin genişliği, uzun yıllık ortalamalara göre yılda 50 cm kadardır, yani göl seviyesi kış aylarından yaz başına kadar 50 cm yükselmekte, yaz başından sonbahar sonuna kadar da yine 50 cm düşmektedir. Yıllar arasında görülen seviye değişmeleri ise, diğer bazı önemsiz etkenler yanında buharlaşma ve özellikle yağışların kontrolündedir. Yağışlar ile seviye değişmeleri arasında tam bir paralellik gözlenmiştir. Göl seviyesi 3-5 yıllık periyotlar boyunca bazen yükselmiş, bazen değişmemiş veya çok hafif de olsa alçalmıştır. Örneğin: 1955-59 yılları arasında yükselmiş, 1960-66 yıllan arasında alçalmış, 1967 yılından 1974 yılına kadar yeniden yükselmiş, 1975'ten 1986 yılına kadar ise yeniden düşmüştür. 1987 yılından itibaren tekrar yükselmeye başlayan göl seviyesi, 1990-91 yıllarında hafif bir düşme eğilimi göstermişse de yükselme 1995 yılına kadar sürmüştür. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, göl seviyesi 3-5 yıllık periyotlar halinde zaman zaman yükselip alçalmakta ancak, uzun yıllar dikkate alındığında yavaş fakat sürekli yükselmektedir. Zira bir düşük periyoda daha önceki düşük periyodun üzerinde gerçekleşmekte veya bir yüksek dönem, daha önceki yüksek dönemden daha yüksek olmaktadır. Böylece gerek 1943 yılından beri yapılmakta olan günlük seviye ölçümlerinden, gerekse jeomorfolojik ve tarihi bulgulardan hareketle gölün, bazı yıllar alçalıp diğer bazı yıllarda yükselmekle birlikte, uzun vadede sürekli olarak yükseldiği ortaya çıkmaktadır. Örneğin Çarpanak Adası, 1900'lü yılların başında şimdiki gibi bir ada olmayıp, Çarpanak Yarımadası’nın bir parçası iken, zamanla göl seviyesinin yükselmesi sonucu, yarımadanın alçak olan orta bölümü sular altında kalmış ve yüksek olan uç kısmı ada halini almıştır. Eski Erciş'in bulunduğu kısım 1945 yılında meydana gelen bir yükselmeyle sular altında kalmış ve şehir şimdiki yerine taşınmıştır. Aynı şekilde Tatvan'ın çarşısının bulunduğu Kum Palas Mahallesi 1968-69 yükselmesinde sular altında kalmıştır. Sonuç olarak uzun vadede göl seviyesi, bir yandan göle dökülen akarsuların taşıdığı erozyon materyali, diğer taraftan kıyıların büyük bir kısmını teşkil eden aşınmaya karşı dirençsiz eski göl depolarının dalga erozyonuyla aşındırılarak gölü doldurması sonucu sürekli olarak yükselmektedir. Başka bir deyişle göl, tedricen sürekli siltasyona uğrayarak dolmakta ve seviyesi yükselmektedir. Bunun hızı ise yıllık ortalamalara göre yılda 4-5 cm kadardır. Van Gölü’nün bir gidegeni bulunmadığından sular ancak buharlaşma yoluyla kaybedilmekte ve bu olay da tuz birikmesine sebep olmaktadır. Zira kapalı bir gölde tuzluluk oranı zamanla orantılı olarak artmaktadır. Tuzluluğu !.6 olan Van Gölü'nün suyunda en fazla bulunan tuzlar sırasıyla: Na (X.2), Na2CO3 (%.4), Na2S04 (.1), NaH-COg (.0), KCl (%4.5), MgCO3(%1.5), CaC03 (%0.008), LiCl(%0.04), SrCOs (%0.005), Ca2PO4 (%0.003)'dür. Görüldüğü gibi suyun bileşiminde sodyum klorür oranı en fazla olmakla birlikte, sodyum karbonat oranı da yüksektir. Van Gölü suyunda çözülmüş karbonat türleri, deniz suyuna oranla 100 kat daha fazla bulunur. Bunun başlıca nedeni, dışa akışı olmaması yanında özellikle volkanik CO2 aktivitesidir. Bünyesinde başlıca anyon olarak bikarbonat bulunan çok sayıda kaynağın varlığı, Van Gölü çevresinin volkanizmadan sonra da hidrotermal olarak aktif olduğunu gösterir. Van Gölü’nü besleyen birçok akarsu, kaynağını volkanik araziden almakta veya kaynağı volkanik araziden geçmektedir. Göle dökülen bütün akarsularda en önemli katyon sodyumdur. Bu sodyum katyonu bikarbonatla dengelenerek Van Gölü'nü sodalı bir göl durumuna getirmiştir. Termik özellikleri yönünden Van Gölü ılıman bölge gölleri gurubuna dahildir. Yazın 25 m derinliğe kadar sular ısınır ve sıcaklık 20°'yi biraz geçer. 25 m derinlikten itibaren 5°'nin altına düşer. 50 m derinlikten göl tabanına kadar sıcaklık 4° civarındadır ve yaz kış sabit kalır. Kışın yüzey sularının sıcaklığı 0°'nin altına düşer. Hatta bazı yıllar sığ kesimler donar. Böylece bu mevsimde dikey yönde bir sıcaklık tabakalaşması olduğu anlaşılmaktadır. Van Gölü suyunun sodalı oluşu, organik hayatı büyük ölçüde sınırlandırmıştır. Sodalı suya uyum sağlamış olan İnci Kefali (Chalcalburnus tarichi) balığı bir tarafa bırakılacak olursa Van Gölü'nde diğer balık türleri yaşamaz. İçme ve sulama suyu olarak kullanıma uygun olmayan Van Gölü, ulaşım, su sporları, rekreasyon ve turistik yönden büyük bir potansiyele sahip bulunmasına rağmen, bu potansiyel bugün çok düşük bir düzeyde değerlendirilebilmektedir.
TOPRAK ÖZELLİKLERİ Van'da çok çeşitli toprak türlerine rastlanır. İlin doğu kesiminde kestanerengi ve kahverengi topraklar, kuzeyinde kireçsiz kahverengi topraklar geniş alanlar kaplar. İldeki başlıca toprak türleri bunlardır. Bu topraklar il topraklarının % 60'ından çoğunu oluşturmaktadır. Kireçsiz kahverengi topraklar, ilin kuzeyinde dış püskürük ana kaya üzerinde gelişmiştir. Bu topraklarda fosfor oranı orta ve yüksek düzeydedir. Kireçsiz kahverengi topraklar çayır ve orman kuşakları arasında kalmaktadır. Bu topraklar 670 mm ve daha çok yağış düşen alanlarda oluşmuştur. Kestanerengi topraklar ilin doğusunda, ildeki en büyük toprak grubunu oluşturur. Kahverengi topraklarla birarada görülebilen bu topraklarda kireç birikimi gözlenir. Yükseltinin 2000 m ye ulaştığı kesimlerde, yağışın artması, sıcaklığın düşmesi, organik maddelerin daha çok parçalanması nedeniyle kestanerengi topraklar yaygınlaşmaktadır. Kahverengi topraklar ilin doğu kesimindeki yükseltinin az oldugu alanlarda, kireçli kayalar üzerinde oluşmuştur. Ana madde kireçtir. Kahverengi topraklar sığ topraklar olup, kestanerengi topraklara göre daha kaba yapılı ve çakıllıdır. Bu topraklar hafif ve orta eğimli alanlarda kuru tarıma, eğimin fazla olduğu kesimlerde de otlaklara ayrılmıstır. İlin kuzeybatı kesiminde, Erciş yöresinde volkan külleri ve yumuşak tüfler üzerinde regosol topraklar yaygındır. Anakayayı oluşturan volkanik maddeler yumuşak katlar durumundadır. İldeki bir başka toprak türü de alüvyal topraklardır. Bu topraklara daha çok Erciş ve çevresinde rastlanır. Bunlar kaba yapılı ve kireçsiz topraklardır. Van'da koluvyal topraklar geniş alan kaplamazlar. Bu toprakların ana maddesi genellikle çakıldır. İlin birçok yerinde küçük alanlarda görülen koluvyal topraklar, daha çok Gürpınar-Hoşap arasında yaygındır. Hidromorfik alüvyal topraklara ise Çaldıran ve Özalp gibi ovalık alanlarda rastlanır. Bu toprakları oluşturan maddeler, genellikle kestanerengi ve kahverengi toprak alanlarından taşınmıştır. Van'ın özellikle kuzeydoğu kesimlerinde rastlanan bir başka toprak türü de kireçsiz kahverengi orman topraklarıdır. Van'da ormanlar önemli bir yer tutmadığından bu topraklar ilde en az rastlanan toprak türüdür.
ÇEVRE Büyükşehir hayatından bir zaman için ayrılıp Anadolu'ya giden bir gözlemcinin ilk fark edeceği şey, buralardaki hızlı değişim ve dinamizmdir. Oysa Türkiye'de, genelde büyükşehirler değişimin, dinamizmin hızlı ekonomik kalkınmanın, refahın ve her türlü medeni imkanların bulunduğu merkezler olarak gösterilmiştir. Buna karşılık taşra veya Anadolu ise tutuculuğun, durgunluğun, yoksulluğun ve gayri medeni hayatın simgesi olarak algılanmıştır. Son yıllarda Anadolu'da gözlemlenenler bu yapının giderek sarsılmakta ve yepyeni bir yapılanma ve dinamizimin gelişmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Hangi toplumsal alanı ele alırsak alalım, Anadolu şehirlerinde, kasabalarında farklı bir yaklaşımın öne geçtiği, merkezdekinden değişik bir yapılanmanın sivrildiği, taşra halkının her bakımdan ayağa kalkmaya çalıştığı gözlenmektedir. Van şehri de bu değişim ve gelişmeden etkilenmekte ve bölge ili olma yolunda hızla ilerlemektedir. Fakat, bu değişim, beraberinde bir takım problemler de getirmektedir. Bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi, çevre sorunlarıdır. Dağlar arasındaki çukur alanlar ve havza tabanındaki ovalar, Doğu Anadolu Bölgesi'nin başlıca yerleşim sahalarıdır. Bu alanlar iklim, toprak, eğim şartları ve diğer coğrafik özellikler bakımından çevresindeki yüksek sahalarla kıyaslandığında beşeri ve iktisadi açıdan yerleşime çok daha elverişlidir. Van Gölü'nün kıyısında kurulmuş olan Van şehri, yerleşime uygun özellikler taşıyan Erek Dağının hafif meyilli yamaçlarından göl kıyısına kadar olan Van Ova'sında yayılmıştır. Eski çağlarda iki tepe üstüne kurulmuş iken, şimdi ise Van Şehir Merkezi Van Ovasına kurulmuştur. Van ilinin 1720 m. olan yükseltisi, ortalama sıcaklık değerini düşürmektedir. Türkiye'nin kara içindeki en büyük su kütlesi olan Van Gölü, Van ili ve çevresi için gerçek bir sıcaklık düzenleyicisidir. Bu büyük su kütlesi; soğuk rüzgârları yumuşatmakta, çevresindeki karaya oranla geç ısınıp geç soğuması dolayısıyla da yazları, sıcaklığın düşmesine ve kış aylarında ise nispeten yükselmesini sağlamakta, böylece sıcaklık toplamının büyümesini önlemekte ve kontinentaliteyi azaltıcı etki yapmaktadır. Komşu bölgelerle kıyaslandığında, Van Gölü, kışa biraz daha geç girilmesine, ilkbaharın biraz daha erken gelmesine ve yaz gecelerinin daha yumuşak geçmesini sağlayan en önemli unsurdur. Van ilinin doğal bitki örtüsü, üç bin yıldan beri bölge insanı tarafından ya tarla açmak ya da satıp ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tahrip edilmiştir. Bundan dolayı, yerleşimin harplar sebebiyle gerilediği yerlerde yerleşim birimlerinden uzak ve dağlık bölgeler hariç hemen hemen orman varlığı kalmamıştır. Mevcut orman artıkları da çalılar, baltalık hatta korulu baltalıklardan ibarettir. Bu ormanlar rutubeti çok sonbahar, karı zengin kış mevsimi ve nemli ilkbahardan sonra yaz ve sonbahar öncesi meydana gelen tesadüfi yaz yağışlarıyla hafifleyen kurak periyodu atlatmaktadır. Bu surede kurak orman karakteri bariz olarak görülür. Bölge florasında Gymnospermae sınıfına ait iki familyadan dört tür bulunurken Angiospermae sınıfına ait 21 familyadan 93 tür oluşturmaktadır. Bunlar normlarına göre 19 adet ağaç türü, 34 adet ağaççık ve 43 adet çalı türü bulunmaktadır. Buralarda genel olarak ağaççık ve çalının hakim olmasının nedeni, vejetasyonun bozkır olması ve insanın baskısının olmasıdır. Bozkır alanlarda ağaçlar ancak nemli vadi tabanlarında ve bozkırla ormanlar arasındaki geçiş bölgelerinde bulunur. Bölgede hakim olan karasal iklim nedeniyle kışın ısınmak için bol ve ucuz enerji gereksinimi daha çok alışıla gelen civardaki ağaçları kesmekle karşılanmaktadır. Bu da ağaç populasyonunu azaltmaktadır. Bunun en bariz şeklinin Gymnospermae sınıfına ait türlerin azlığında görmekteyiz. Gymnospermae sınıfına ait türlere tarih boyunca insanoğlu aşırı bir şekilde yönelmiş ve bu türleri sınırsız bir şekilde kullanmıştır. Buna karşın Gymnospermae sınıfına ait türlerin tek gövdeli olması, dip ve kök sürgünü vermemesi ve adaptasyonun zorluğu da sayı olarak azlığına neden olarak sayılabilir. Ormansızlığın sebebi, mıntıkanın karasal iklim şartları taşımasına ve ekolojik hassasiyete sahip olmasına bağlanabilir. Öncelikle ormanın yetişmesi için lüzumlu olan ortalama sıcaklığın yaz aylarında (daha doğrusu vejetasyon aylarında) nispeten düşük olması, yaz aylarnın kısa sürmesi, kışların karlı ve şiddetli geçmesi, ormanın yetişme sınırını üstten sınırlamaktadır. Vejetasyon devresine isabet eden yağış ve nispi hava nem miktarının çok düşük olması da, ormanı alttan sınırlamaktadır. Bu suretle ormanın yetişmesi üstten yağış ve alttan yukarıya doğru engellenmesi, mıntıkada orman kuşağının ancak dar bir sahada tutulması imkanını vermektedir. Ormansızlaşmanın ikinci önemli sebebi ise, devamlı tahripler, gelişigüzel faydalanmalar ve orman içinde yapılan hayvan otlatmalarıdır. Orman içinde yaşayan küçük ve büyükbaş hayvanların uzun süren kışlarda yem ihtiyaçlarını karşılamak üzere, dal ve sürgünlerin kesilerek toplanması ve yemlik olarak istihsali ormanların yok olmasının önemli nedenleridir. Ormanlardan faydalanmanın diğer bir boyutu da yakacak odunların istihsalidir. Bu faktörler birbirini tamamlamak suretiyle ormanın hayatına kastetmişlerdir. Ormanlar bilhassa () oranında yapraklı ağaç, bunlarda özellikle meşe türlerinden oluşmaktadır. Bu meşelikler Van Gölü'nün güneyinde Kavuşşahap Dağları'nın göle bakan kuzey yamaçlarında ve Çatak çevresi vadi yamaçlarında dağınık ve önemli ölçüde tahrip edilmiş baltalıklar halinde rastlanır. Bu ormanlık alanlarda ardıç Juniperus ssp. ve meşe Quercus ssp. türleri hakim durumdadır. Ayrıca dişbudak, karaağaç, akçaağaç, çitlembik, yemişen alıç, ahlat v.s. yapraklılar da meşe ormanlarına karışan türler olarak bulunur. Akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçları Çatak ve Bahçesaray dereleri ile Adilcevaz çevresinde ceviz ağaçları, göl çevresinde ve adalarda badem (Amygdalus spp.) ağaçları yer yer yoğun olarak bulunmaktadır. Bir ceviz diyarı olan Bahçesaray'da (Müküs) ve Çatak'ta terör nedeniyle hayvancılığın yok olması sonucu halk, geçim sıkıntısı nedeniyle, gelen talep üzerine yöre halkı sahip olduğu ve tomruğu büyük değer taşıyan ceviz ağaçlarını bir bir kestirmeye başlamıştı. Ceviz kesimindeki kısıtlamayı bildikleri için de tomruğu cazip cevizler, önce hiç dalı kalmayacak şekilde iyice budanıyor, ardından da ağaç kurumaya başlayınca bir tutanak tutulup kesim için düzen hazırlanıyor ve cevizler kesiliyordu. Böylece yörenin bal kadar ekonomik girdi sağlayan ceviz ağaçları tükeniyordu. Bunu önlemek amacıyla bir takım koruma çalışmaları yürütülmektedir. Bölgenin orman varlığı insanlar tarafından ciddi bir şekilde tahrip edilmiştir. Tahrip edilen bu sahaların otlatılması sebebiyle açık kalmakta, bu da yağış nedeniyle çığa, toprak kaymasına, sellere neden olmaktadır. Bu durum toprak erozyonu tahribatını artırmaktadır. Toprak erozyonu bölgenin önemli çevre sorunlarından olup, son yüzyılda önemli ölçüde artarak büyümektedir. Erozyon, verimli toprakları sürükleyip toprak verimliliğini azaltmasının yanısıra, bölgedeki dereler üzerine kurulan barajların ömrünü de kısaltmaktadır. Ormansızlaşmanın beraberinde getirdiği diğer bir sorun da, doğal hayatta bulunan bazı türlerin, yaşam ortamının bozulması nedeniyle yok olmaları veya yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmalarıdır. Aşırı ve bilinçsizce avlanma bu tehlikeli süreci hızlandırmaktadır. Örneğin : Bölgedeki bütün derelerde yoğun olarak bulunan Su Samuru (Lutra lutra) ve Dağ Alabalığı", "Dere Alabalığı", "Büyük Benekli Alabalık" veya "Anadolu Alabalığı olarak bilinen veya halk tarafından "Çatak Alabalığı olarak adlandırılan Salmo Trutta Macrostigma populasyonunda ciddi azalma görülmektedir. Bölgenin yaylalarını ve dağ yamaçlarını süsleyen birçok doğal bitki, doğal güzelliklerimiz yanında biyolojik zenginliğimizi ve gen kaynaklarımızı da oluşturur. Bunların bazıları süs bitkisi, bazıları ilaç, bazıları ise baharat veya yiyecek olarak değerlendirilmektedir. Toplanan bu bitkilerin bir kısmı şahsi tüketim için kullanılırken bir kısmı ticaret amacıyla toplanıp pazarlanmaktadır. Uckun (Rehum ribes) ve Çiriş (Eremurus spectabilis Bieb) gibi. Toplanan bu doğal ürünler sebzenin ve meyvenin kıt olduğu dönemlerde yöre insanının gıda gereksinimini karşılamakta, bu da doğal ürünleri yerel ekonomi ve aileler açısından, çok önemli kılmaktadır. Ancak, bu gibi bitkilerimiz doğal ortamların tahribatı ve aşırı söküm nedeniyle nesillerinin tükenmesi gibi tehditlerle karşı karşıyadırlar. Havza, ekolojik değeri yüksek alanlarıyla bitki ve hayvan türleri açısından, oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ancak turizm ve yerleşim gibi yatırımlar nedeniyle yaban hayatın zenginliği ve türlerin korunması zaman zaman tehlikeye girmektedir. Van kentinin simgelerinden biri Van Gölü'dür. Van Gölü şimdiki Nemrut Dağı volkanı'ndan çıkan lavların bir set oluşturarak, Van Gölü çanağı'nın Muş Ovası'yla bağlantısını kesmiş daha sonra yöre sularının dışa akışının kesilmesiyle Van Gölü oluşmuştur. Yüzölçümü 3.713 km2 olan gölün suyu yüksek derecede alkali -sodalı- (PH 9,8) ve tuzlu (tuzluluk %0,19) dur. Göle çok sayıda dere veya küçük akarsu dökülmektedir. Van Gölü, koy ve körfezleri adaları ve iskelesiyle küçük bir denizi andırdığı için halk tarafından Van Denizi olarak tanımlanmaktadır.
Van Gölü'nde yaşamaya alışmış tek balık türü İnci Kefali (Chalcalburnus Tarichi)'dır. İnci kefali, ilkbaharda sürüler halinde göle akan derelere göç ederek yumurta bırakmaktadır. Bu dönem, dere ağızlarına tuzaklar kurarak rahat bir şekilde balık avlamak, yöre halkı tarafından bir alışkanlık haline gelmiştir. Son yıllarda aşırı avcılık ve yağış azlığı nedeniyle derelere gelen suyun azalması, dereler üzerindeki kum ocakları ve vb nedenlerle üreme alanının tahrip edilmesi nedeniyle populasyonunda ciddi azalma görülmektedir. Fakat son yıllarda balığın sürdürülebilir bir şekilde avlanması konusundaki çalışmalar, gelecek için balığın korunarak tüketileceği konusunda umut vermektedir. Anadolu, barındırdığı biyolojik varlıkları nedeniyle dünyanın en önemli bölgelerindendir. Anadolu'nun önemli ve farklı bir parçası olan Doğu Anadolu Bölgesi'nde şiddetli bir karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları sert ve soğuktur. Fakat, Van şehri ve civarı karasal iklim bölgesinde olmasına rağmen arazisinin morfolojisi ve Van Gölü'nün okyanus etkisi nedeniyle iklim değişimi göstermekte, bu da bölgenin diğer illerine göre farklı bir ekolojik sistemin ve bitki örtüsünün oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Van bölgesi, bu jeolojik, iklimsel, coğrafik ve topoğrafik bakımdan farklılığı nedeniyle çok farklı ve zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Nitekim, Türkiye'nin Önemli Bitki Alanları (ÖBA) projesini yürüten Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) de Van Gölü ve çevresini önemli bitki alanları kapsamına almış bulunmaktadır. Van Gölü'nün güney kıyıları, Erek Dağı, Artos Dağı, Müküs Vadisi, Çatak Vadisi, Norduz Bölgesi, Çuh Gediği, İspir Dağı, Tendürek Dağları, Süphan Dağı, Zilan Deresi, Pirraşit Dağı bölgenin önemli bitki alanlarıdır. Bu alanların her birisi bitki zenginliği ve floristik açıdan ayrı ayrı incelenmeye değer yörelerdir. Bölge dağlık bir coğrafi yapıya sahip olduğundan Geofit bitkiler bakımından zengindir. Bu zenginlik, bazen turist adı altında bölgeyi dolaşan bazı yabancılar tarafından toplatılıp yurt dışına pazarlamakta bazen de yerel toplayıcılar yardımıyla köylüler tarafında toplanıp büyük şehirlere satılmaktadır. Örneğin: dondurma yapımında kullanılan, halk arasında salep olarak bilinen ve bir goefit bitkisi olan orkidenin yumruları uzun bir süredir aşırı bir derecede toplanarak satılmaktadır. Bu kaçak söküm nedeniyle, bazı orkide türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oldukları bir gerçektir. Oysa ülkemizin de dahil olduğu UNESCO üyesi ülkeler 1972, Paris, Dünya Kültürel ve Doğal Mimarinin Korunmasına Dair Sözleşmeyle tarihi yapılar, doğal ve ekolojik sitler, bitki ve hayvan türlerinin korunması ve gelecek kuşaklara iletilmesini kabul etmiştir. Avrupa konseyine üye ülkeler de 1979, Bern Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesiyle yabani flora (bitki türleri) ve faunanın (hayvan türleri) korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla bu sözleşmeyi imzalamışlardır. 1989 Önemli Kuş Alanları (ÖKA) envanterinde Van Gölü'nde ya da kıyısında yer alan ÖKA şunlardır: Ahtamar (Akdamar) Adası, Horkum Sazlıkları, Edremit Sazlıkları, Çelebibağı Sazlıkları, Van Sazlıkları, Erçek Gölü, Karasu Sazlığı, Sodalıgöl, Arin Gölü, Nemrut Gölü ve Bendimahi Deltası idi. Bunlardan Çelebibağı (350 ha) ve Bendimahi (230 ha) en büyükleriydi, diğerlerinin alanları 5-80 ha arasında değişmekteydi. İnce kum şeritleri sazlıkları gölden ayırmakta ve tatlı su karakterlerini korumalarını sağlamaktaydı. Bu sazlıklarda nesli tehlike altındaki türlerden yaz ördeği, dik kuyruk ve pasbaş ve patka gibi nesli tehlike altında ördek türleri önemli sayılarda bu alanlarda yaşamaktaydı. Erçiş yakınlarında yarımada da nesli tehlike altında olan toy kuşları bulunmaktaydı. Çıkışı olmayan göle, su girişi, genellikle buharlaşmadan fazla olduğu için göl uzun bir süreden beri değişik hızlarda yükselişini sürdürmektedir. 19. ve 20. yüzyıllarda eskiden yarımada olan bir çok yer, ada haline gelmiştir. Bu nedenle bazı yerleşim merkezlerinin (örneğin Erçiş) göl kıyısından daha içerilerde yeniden kurulması gerekmiştir. 20. yüzyıl boyunca su seviyesi düzenli bir artış göstermiştir. Ancak 1986 yılında, su seviyesi yükselmeye başlayan gölde, 10 yıl içinde 2,16 metrelik bir artış olmuştur. Bunun sonucunda gölün kıyısında kalan sulak alanlar ÖKA yok olmuştur. Yakın dönemde görülen su seviyesi yükselmeleri, bu sulak alanların Van Gölü'nün sodalı suları altında kalmalarına neden olmuştur. Küçük sulak alanların büyük bölümü yok olmuş, Bendi Mahi Deltası ve Çelebibağı sazlıklarında sodalı su bir kilometre kadar içeri girerek bitki örtüsünü tahrip etmiştir.
KENT COĞRAFYASI Şehir, ortalama yüksekliği 1700 m civarında olan Van Ovasında kurulmuştur. Ovanın kenar kısımlarına doğru yükseklik 1800 m'yi bulur. Van Ovası'nın doğu kenarında yüksekliği 3204 m olan Erek Dağı dik bir duvar gibi yükselir. Bu kütle, ovanın doğusunu tamamıyla kapatır. Ovanın kuzeyinde Şahbağı (1968 m), kuzey-doğusunda ise Musakent tepesi (2407 m) bulunur. Ovanın içinde belirgin tepeler: Toprakkale Tepesi ve Van Kalesidir. Van Ovası, doğudan batıya, Van Gölü'ne doğru hafif eğimlidir. Bu durum drenaj açısından olumludur. Bu eğim sayesinde tarihi kerhizlerin (toprak altı su kanalları) yapımı mümkün olmuştur. Nitekim, kerhizlerin başlangıç noktaları Van şehrinin doğu ve güney doğusundadır. Yer altı suları kerhizlere kanalize olarak meyle uygun akar ve Van şehri içinde yüzeye çıkarlar. Kerhizlerin yüzeye çıktıkları nokta, başlangıç noktasından daha alçaktır. Değişen şehirde, bu kerhizlerin amacına uygun kullanımı gittikçe azalmaktadır.
CUMHURİYET ÖNCESİ KENT DOKUSU M. Ö. 855 yıllarında Van Gölü kıyısında kurulmuş olan Van şehri; tarihi, askeri ve stratejik öneme sahip olmasının yanı sıra zaman zaman da önemli uygarlıkların kesişme noktası olmuştur. Asur kaynaklarında dahi Van, bahçeleriyle süslü, ağaçlı bir yer olarak belirtilmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Van, bağlar ve bahçeler arasında seyrek dokulu bir yerleşim birimi özelliğine sahipti. Aşağı Şehir olarak nitelendirilen surlu kesim, Van şehrinin iş ve ticaret merkezini oluşturuyordu. Burada ticarethaneler, resmi daireler, camiler yer alırdı. Şehrin ikinci kısmını oluşturan ve surlu kesimin üstünde yer alan Yukarı Şehir ise, bahçeleri bol, güzel meyveleri ve zengin şarap üretimi ile ünlüydü. Bu bahçeler çaylarla ve Urartular döneminden kalan kanallarla sulanırdı. Şehrin bu bölümü daha çok ikametgâhlara ayrılmıştır. Bahçeler arasından girilip ana caddeye ulaşılınca yerleşme grupları seçilirdi. Van valisinin ve diğer idarecilerin özel malikaneleri, zengin Ermeni tüccarlarının evleri bu bölgedeydi. Amerikan misyonu, Dominik Fransız misyonu, Rus, İran, ve İngiliz konsoloslukları ve Gregoryan mezhebinin önemli kiliseleri ile bazı ülkelerin okulları da bahçeli kesimde yer almaktaydı. Şehirde Amerikan okulları gibi değişik ülke okul ve konsolosluklarının bulunması, sosyo-kültürel açıdan olduğu gibi şehirleşmenin seyrine de önemli bir katkıda bulunmuştu. 1895-1917 yılları arasındaki Ermeni ayaklanmaları, 1917'deki Rus işgali nedeniyle şehrin canlılığını ve kültürünü elinde bulunduran kesimin önemli bir kısmı ya göç etti ya da savaşlarda öldü. Bu durum şehrin kültür birikimi ve yaşam tarzı üzerinde oldukça vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Şehrin, gelişmesi için gerekli kültürel birikimini kaybetmesi, bitmek tükenmeyen savaşlar, yeni çizilen siyasi sınırların ticaret hayatına getirdiği yasaklar, şehir halkının tarım ve el sanatlarına dayalı olan zayıf ekonomisi; kentin, uzun süre kendi içine kapalı kalmasına, zayıflamasına ve büyük şehirlere göç veren bir il halini almasına sebep oldu.
CUMHURİYETTEN SONRA KENT DOKUSU Cumhuriyet döneminde Anadolu'nun belirli bölgelerinde sanayileşme ile birlikte şehirleşmenin de başladığını görüyoruz. Modernizmin bu etkileri Anadolu'nun her yerinde aynı zamanda görülmemiştir. Van ilinde modern anlamda şehirleşme son 20 yıl içinde değişik sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı hızlı bir döneme girdi. Son 15 yıldır bölgedeki olağanüstü durumdan ötürü şehre doğru göç hızlanmış ve şehirdeki gelişme giderek plansız yapılaşmaya ve gecekondulaşmaya yönelmiştir. Şehrin bir yanında modern kentlere özgü yapılar ve yaşantı biçimleri gözlenirken, diğer yanda ise bölgenin en gelişmemiş köyünde bile görülmeyecek sefaletler bulunmaktadır. İlde 1980'lere kadar toprak evler yoğun bir şekilde bulunurdu ve apartman tipi beton evlerin oranı çok azdı. 1980'lerin ortasından sonra yapı kooperatiflerinin kurulmalarıyla kentte hızlı bir yapılaşma başladı, günümüzde de bu yapılaşma gelişerek devam etmektedir. Kent merkezinin hızlı gelişimi, yakın çevrede bulunan yeşil alanların azalmasına ve bir kısmının da tamamen yok olmasına neden olmuştur. Bu süreç içinde şehrin eski yerleşim alanlarında bulunan ve şehrin kimliğinde önemli bir yeri olan yeşil alanlar ve büyük bahçeli eski evler korunamadığı gibi, var olan yeşil alanlar küçülmekte veya tamamen yok olmaktadır. Yeşil alanların gerek miktarı ve gerekse kent dokusu içindeki dağılımı ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir. Şehir, Cumhuriyet döneminde bahçelik kısımda yeniden kuruldu ve bu kesim zamanla yeni bir kimliğe büründü. Şehrin yeni merkezi, yeni kurulan Cumhuriyet Caddesi ve çevresi oldu. Cumhuriyet Caddesi, İskele Caddesi, K. Karabekir Caddesi, ve İpek Yolu civarındaki nüfus, kentin diğer kesimlerine oranla çok daha yoğundur. Eski yerleşim alanı olan Van Kalesi çevresindeki surlar içindeki kesim ise ölü bir şehir haline geldi. Van'ın iş merkezleri, Cumhuriyet Caddesi etrafında yoğunlaşmıştır. Çok katlı yapılaşma son yıllarda kamu binaları ile başlamış olup, araç ve yaya trafiği açısından sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Son yıllarda İpek Yolu'nun doğu kısmı ve İkinisan Caddesi'nin kuzeyi arasında kalan bölgede yoğun yapılaşma ve kooperatifleşme görülmektedir. Selimbey, Şamranaltı, Şabaniye, Mithat Bey mahallelerinde eski kent dokusu halen devam etmekte olup konutlar genellikle büyük bahçeler içinde bulunmaktadır. Hacıbekir, Sıhke, Şabaniye, İstasyon, Fatih Mahalleleri civarı ise gecekondulaşmanın en yoğun olduğu yerleşim alanları olarak görülmektedir.
KENTİN YAPILANMASI VE YEŞİL ALAN OLUŞUMU Son yıllarda, insanlığın karşı karşıya kaldığı köklü değişimlerinin etkisiyle, fiziksel çevre ve özellikle kentleşmede yoğun değişimler yaşandı. Plansız ve bilinçsiz yapılaşma, hızlı ve hazırlıksız kentleşme, açık-yeşil alanların aleyhine işleyen bir süreci beraberinde getirdi. Kentte artan hayat temposu, göçün getirdiği heterojen nüfus dağılımı ve buna paralel artan nüfus, şehirleşmeyi -özellikle açık-yeşil alanlar açısından- son derece sağlıksız bir yapıya büründürdü. Bu olumsuzluğun sonucu olarak kent içi yeşil alanlar giderek azalmış ve sonuçta insanın sağlıklı yaşamasına elverişsiz -özellikle doğal kaynaklar bakımından yetersiz- bir şehirleşme modeli ortaya çıkmıştır. Yeşil alanlar, bir süre için de olsa kişiyi kentin gürültüsünden uzaklaştırıp, insanın yaşama sevinci duyabileceği ortamlardır. Van şehir merkezinde değişik yollarla gelmiş ve yeşil alan düzenlenmesinde önemli bir yer tutan çalı ve ağaçların halk tarafından yeterince tanınmaması ve bu ağaçlarla halk arasında ünsiyet kurulmaması sonucunda, insanlarla doğa arasındaki bağ zayıflamıştır. Bu da var olan büyük bahçelerin gerekli olan bakımlarının yapılmaması sonucunda, kurumalarına veya zayıflamalarına neden olmuştur. Şehrin yeşil dokusu tarihten gelen ve "Dünyada Van Ahrette İman" olarak da deyimleşen güzelliği büyük ölçüde yitirilmeye başlanmıştır.
KENTLEŞMENİN GETİRDİĞİ ALTYAPI PROBLEMLERİ Kentte kanalizasyon sisteminin kurulduğu eski yerleşim yerlerinde yer altı su kirliliği olması beklenmemektedir. Bu bölgelerdeki yer altı suları sulama amacıyla kullanılabilir. Fakat, göç nedeniyle yeni kurulan Erek Mahallesi gibi yeni yerleşim birimlerinde atık sular fosseptik çukurlarının ya da yaygın bir şekilde açıkta akıtılması nedeniyle, yer altı sularının kirletilmesi ihtimalini gündeme getirmektedir. Bu açıdan yer altı sularının insan sağlığı açısından kullanılması tehlikelidir. Kentin, Van Gölü kıyılarına yakın olan İskele Mahallesi gibi yerleşim birimlerinde son yıllarda yükselen su seviyesi, sodalı göl sularının yer altı sularına karışma ihtimalini artırmaktadır. Bu yüzden bu suları sulama suyu olarak kullanmak sakıncalı bir hale gelmiştir. Kentte Van Merkez, Muradiye ve Erciş, Başkale İlçelerinde kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Bunlardan Van Merkez, Muradiye ve Erciş Belediye Başkanlıklarına ait atıksu arıtma tesisi bulunmaktadır. Ancak sözkonusu kanalizasyon sistemlerinin yaklaşık p-80 i tamamlanmış olup, sorunun çözümüne yeterli cevap olmamaktadır. Van Ovası'nı kateden önemli bir akarsu yoktur. Başlıca akarsu, Turna Gölü (Keşiş Gölü) Barajının sularını boşaltan Değirmendere'dir. Değirmendere, kuzey-doğudan ovaya girer ve ovanın kuzey kenarını izleyerek İskele Mahallesi'nden Van Gölü'ne karışır. Ova içindeki yatağı, Akköprü çayını alır. Diğer akarsu, Dani (Gölardı) Göletinden çıkıp, kuzeyindeki Erek Dağı ve güneydeki dağlarından yan kolları olarak güneydoğudan ovaya giren deredir. Bu dere, geçtiği yerlerde sulama suyu olarak kullanıldığından aşağı kesimlerde kaybolur. Van Ovası'nın doğusundaki Erek Dağı'ndan kaynağını alan küçük bir dere olan Zernebat Suyu, Van şehri'nin içme suyunu temin etmede kullanılır. Bu üç akarsu ve çevreden gelen mevsimlik dereler taşıdıkları materyal ile Van Ovası'ndaki alüvyon birikiminde günümüzde de etkili olmaktadır. Son yıllarda kentin gelişmesine paralel olarak, alt yapı gelişmediğinden derelerin etrafında gelişen mahallelerdeki evlerin pis suları ve bir kısım çöpleri dere yataklarına deşarj edilmektedir. Bu da özellikle yaz aylarında pis kokuya ve sineğe neden olmaktadır.
ÇEVRE YÖNETİMİ VE ÇED ŞUBE ÇALIŞMALARI SU KİRLİLİĞİ 31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında deşarj izin iş ve işlemleri ile denetimler devam ettirilmektedir. Yönetmeliğe uygun olarak 9 adet atıksu arıtma tesisi/sistemi işletmecisine deşarj izni verilmiştir Van Gölünün kirliliğe karşı korunması çalışmaları çerçevesinde, ilimizde; O.C.İ Çimento A.Ş., Yüksek İhtisas Hastanesi, Erciş Şeker Fabrikası, M.T.A. Bölge Müdürlüğü, E.Ü.A.Ş. Van H.E.S Müdürlüğü, D.H.M.İ. Van Hava Limanı Müdürlüğü, Karayolları Bölge Müdürlüğü Van Bakımevi, Van F Tipi Cezaevi Müdürlüğü, T.O.K.İ Başkanlığı Edremit Konutları ve Merit Otel İşletmesinin Evsel Nitelikli Atıksularının arıtıldığı Arıtma Tesisleri ile Erciş, Muradiye ve Van Belediyelerine ait Atıksu Arıtma Tesisleri bulunmakta olup, Arıtma Tesisleri çalışır durumdadır. Van Gölü sahil Bandında faaliyet gösteren toplam 65 Dinlenme Tesisi, Oteller, Günübirlik Tesisler, Yazlıklar, Piknik Alanları vb. İşletmelerin denetimleri yapılmıştır. Denetimler sırasında tespiti yapılan kirlilik kaynağının bertarafı için çalışmalar yapılmaktadır. İş Termin Planı Genelgesi gereğince; kanalizasyon sistemi bulunmayan veya kanalizasyon sistemi bulunup arıtma tesisi inşa etmeyen Belediye Başkanlıkları ile Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüklerine kanalizasyon sistemi oluşturma ve arıtma tesisi yapımı için iş termin planı hazırlatılmış ve Bakanlığımız onayına sunulmuştur. İzleme ve kontrol çalışmaları devam etmektedir.
KATI ATIKLAR İlimizdeki katı atıklar Van-Özalp karayolu 7.km de vahşi depolama şeklinde yapılmaktadır. İlimiz katı atık sorununun bir an evvel çözüme kavuşması için tüm Belediye Başkanlıkları ve Kaymakamlıkların katılım sağladığı toplantı düzenlenerek katı atık birliği kurulması kararı alınmıştır. Bu çerçevede Van Mahalli İdareleri Sürdürülebilir Çevre Yönetimi Birliği kurulmuş ve 01.03.2007 tarihi itibariyle fiilen çalışmaya başlamıştır. Birlik kanalıyla İlimiz ve ilçelerinde inşa edilecek olan Katı Atık Bertaraf Tesislerinin tamamlanmasından sonra katı atık sorunu çözümlenecektir.
HAVA KİRLİLİĞİ İlimizde, özellikle, ısınma enerjisi temini için sosyo ekonomik şartlardan dolayı ucuz fakat, düşük kalorili kükürt oranı yüksek kömürlerin kullanılması, motorlu taşıt sayısının hızla artması ve az da olsa sanayi tesislerinin bacalarından atmosfere bırakılan istenmeyen maddeler hava kirliliğinin ana kaynakları olarak sıralanabilir. Bunların yanında inşaat yapım işleri esnasında oluşan kirlilik kaynak olarak söylenebilir. Ancak, tüm hava kirliliği içinde payı çok azdır. Ayrıca, taş ocaklarının oluşturduğu kirlilikte kaynak olarak söylenebilir. Türkiye'de endüstri tesislerinden kaynaklanan hava kirliliğinin kontrol altına alınmasına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler, esas itibariyle 22.07.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Endüstri Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde yer almaktadır. “Endüstri Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” çerçevesinde emisyon iznine tabi tesislerin bir kısmı iznini almış, bir kısmının ise izin işlemleri devam etmektedir. 13 Ocak 2005 tarih ve 25699 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” ve Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün 25.07.2007 tarih ve 2007/8 Nolu Genelgesi doğrultusunda, 26.06.2007 tarih ve 2007/06 nolu Mahalli Çevre Kurulu Kararı hazırlanarak, İlimizde satışa sunulacak yakıtların pazarlama ve tüketim aşamalarında uyulması gereken kurallar belirlenmiştir. Bu doğrultuda, Belediye Başkanlığı ve İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından Denetim Ekibi oluşturularak, İlimizdeki Apartman-Site, Otel, Hamam ve İş Merkezlerine yönelik denetimlere devam edilmektedir. Kamu kurum kuruluşları ve sitelerden kömür ve fuel-oil numuneleri alınmakta ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından akredite edilmiş laboratuvarlarda analizleri yaptırılmaktadır. İlimiz ve ilçelerinde faaliyet gösteren kömür satıcıları 26.06.2007 tarih ve 2007/06 Nolu Mahalli Çevre Kurulu Kararı uyarınca denetlenmekte (özellikle açık kömür) ve Kömür Satış İzin Belgesi ile ilgili çalışmalara devam edilmektedir. Mahalli Çevre Kurulu Kararlarına göre; konutların ısıtılmasından n kaynaklanan hava kirliliğinin önlenmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır: açıkta kömür satmamak ve satın almamak, kömür satın alırken torbalı, kalorisi yüksek, nemi düşük, kükürttü düşük kömür almaya dikkat etmek gerekmektedir. Hava Kalitesi İzleme İstasyonumuz, Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü hizmet sahası içerisinde 18.10.2005 tarihinden itibaren faaliyete başlamış olup, istasyonda; SO2 ve PM ölçümleri yapılmaktadır. Sonuçlar saatlik olarak, internet ortamından www.havaizleme.com adresinden takip edilebilmektedir.
İlimizde araç sayısının artışı ile beraber, egzoz emisyonlarından kaynaklanan hava kirliliğinin boyutu da önemsenecek düzeydedir. 2007 yılı Eylül ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı motorlu araç sayısı 49.060 adettit. İlimizde 2007 yılında egzoz emisyon ölçümü yapılan toplam araç sayısı 24.991 adetolup, 3 istasyonda egzoz emisyon ölçümleri yapılmaktadır. TIBBİ ATIKLAR 22.07.2005 tarih ve 25883 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında sağlık kuruluşlarının tıbbi atıklarının kaynağında ayırma ve belediye başkanlıklarının tıbbi atık taşıma ve bertaraf işlemleri denetlenmektedir. Tıbbi atık bertaraf ücreti 2007 yılı için 75 YKr./Kg., bertaraf tesisi kurulması halinde 1,060 YTL olarak İlimiz Mahalli Çevre Kurulu kararı ile belirlenmiştir.Yıl içerisinde tüm Belediye Başkanlıkları ve hastanelerinin ilgili teknik personellerine iki kez tıbbi atık atık eğitimi verilmiştir. İlimizdeki faal 15 hastanede yatak kapasitesi baz alınarak (20 yatak üstü geçici atık deposu/20 yatak altı konteyner) tıbbi atıklar ile ilgili olarak fiziksel düzenlemeler yapılmış, 57 sağlık ocağı bilgilendirilmiş,. Denetim ve izleme çalışmalarına periyodik olarak devam edilmektedir. Tıbbi Tık-Evsel Atık Geçici Atık Depoları Tıbbi Atık-Evsel Atık Konteynerleri GÜRÜLTÜ KONTROLÜ 01.07.2005 tarih ve 25862 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” doğrultusunda görüntü ve gürültü kirliliğine yol açan şehir merkezinde ve yol güzergahlarında bulunan küçük imalathanelerin şehir dışına çıkarılma çalışmaları devam edilmektedir. Canlı müzik yapan eğlence yerlerine ve düğün salonlarına Gürültü Ölçüm ve İzleme Monitörleri taktırılarak mühürlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik kapsamında Liste A ve B kapsamında olan toplam 83 adet işletmeye “Gürültü Kontrol İzin Belgesi” başvurusu yapmaları için tebligat yapılmıştır. ATIK PİL VE AKÜMÜLATÖRLERİN KONTROLÜ Yönetmelik kapsamında, 2006 yılında İlimizde faaliyet gösteren 6 adet işletmeye atık akümülatör geçici depolama izni verilmiştir. Ancak 2007 yılında bu işletmeler alım, satım, bakım ve onarım yapanlar kapsamına alınmış ve geçici depolama izinleri iptal edilmiştir. 31.08.2004 tarih ve 25569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yapılan denetim çalışmalarına ait bir görüntü.
ÇED İZLEME VE KONTROL ÇALIŞMALARI 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği” kapsamında yönetmeliğe tabi işletmeler tarafından hazırlatılan Proje Tanıtım Dosyalarının ve ÇED Raporlarının izleme ve kontrol çalışmalarına devam edilmektedir. 22 adet firmanın kontrolü yapılıp, izleme ve kontrol formaları doldurulup Bakanlığa gönderilmiştir. 15.10.2007 tarihi itibariyle proje tanıtım dosyası sonuçlandırma yetkisi Valiliğimize verilmiş olup, bu kapsamda 4 adet işletmeye “ÇED Gerekli Değildir” belgesi düzenlenmiştir. ÇEVRE EĞİTİMİ Bakanlığımız ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında 1999 yılında yapılan Protokol gereği; 2005-2006 yılında 12 Okula, 2006-2007 yılında ise 10 Okula Çevre Eğitimi ve Ağaçlandırma konularında eğitim verilmiştir. 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılında ise 5 okul Erciş İlçesi, 5 okul Muradiye İlçesi olmak üzere 10 okul eğitim kapsamımıza alınmıştır. İlimizde; Hava Kirliliği, Soba Zehirlenmeleri, Kömür Satın Alırken Dikkat Edilecek Hususlar, Egzoz Emisyon Ölçümleri başlıkları altında toplam 12.000 adet broşür,3000 adet afiş dağıtımı yapılmıştır.
MAHALLİ ÇEVRE KURULU KARARLARI 15 Nisan 2004 tarih ve 25434 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevre ve Orman Bakanlığı Mahalli Çevre Kurulları Çalışma Usul ve Esasları Yönetmeliği” doğrultunda; İlimizdeki; genel çevre politikaları ve uygulamaları, ağaçlandırma ve doğal hayatı koruma faaliyetlerini düzenlemek amacıyla, 2006-2007 yılında toplam 19 adet Mahalli Çevre Kurulu Kararı alınmıştır. Mahalli Çevre Kurulu Kararlarında başlıca; Baz İstasyonları yer seçimi izni, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği kapsamında olan iş ve işlemler,Tıbbi Atıkların bertaraf ücretlerinin belirlenmesi, Tesislerin Emisyon izinleri, Atıksu Arıtma Tesislerinin Deşarj İzinleri, İlimizde satışa sunulacak yakıtların pazarlama ve tüketim aşamalarında uyulması gereken kurallar, Uygulamalı Çevre Eğitimi, Araçların Egzoz emisyon Ölçümü, Anız Yangınlarının Önlenmesi ve Leyleklerin korunması, popülasyon hacminin belirlenmesi ile çevre politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasına yönelik konularında 2006 yılında 9 adet, 2007 yılında 10 adet olmak üzere toplam 19 adet Mahalli Çevre Kurulu Kararı alınmıştır.
HEDEFLERİMİZ -Geçici atık akümülatör depolama alanlarının denetimi, -20 adet atık pil toplama kutusunun şehrin muhtelif yerlerine bırakılarak atık pil toplama kampanyasının gerçekleştirilmesi, -Hafriyat atıkları yer seçiminin gerçekleştirilmesi, -İnşaat sezonunda, kum ve taş ocaklarının denetimi, -ÇED Yönetmeliği kapsamında hazırlanan proje tanıtım dosyaları ile ÇED Raporlarında belirtilen taahhütlerin yerine getirilmesinin sağlanması, -Yıl içinde en az 9 adet MÇK toplantısının yapılması, -Etkin gürültü kontrol denetimlerinin sağlanması, -Van Merkez Katı Atık Depolama Sahası İhalesinin gerçekleştirilmesi, -Belediyeler bazında katı atık durumu tespiti ve sınıflandırılması çalışmalarının devamı, -Üçer aylık periyotlar halinde din görevlilerine çevre korumacılığı eğitimi verilmesi, -Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı en az 10 adet okula hava, su, toprak, gürültü kirliliği, katı atıklar ve geri kazanım ile ağaçlandırma ve doğal hayatı koruma konularında eğitim verilmesi, -İl emisyon envanterinin çıkarılarak, emisyon izni almayan işletmelerin izinlerinin alınmasının sağlanması, -Atık yağ üreticilerinin, atık yağlarının yönetmelik çerçevesinde bertarafının sağlanması, -AB ve Bakanlığımızın işbirliği ile devam eden Özel Atıklar Eşleştirme Projesinde diğer illere eğitim verilmesi (pilot iller hariç), -Arıtma tesislerinin tam verimle çalışmalarının sağlanması ve sürekli takip edilmesi, -Günübirlik piknik ve dinlenme tesislerinin, yazlık tipi evlerin katı atık ve fosseptik denetimlerinin sürdürülmesi, -Kömür Satış İzinlerinin verilmesine devam edilmesi, kış sezonu boyunca yakıt denetimlerinin sürdürülmesi, -Hava Kirliliği Ölçüm İstasyonunun tam verimle çalışmasının sağlanmasıdır. -Sağlık ve Belediye personeline tıbbi atık eğitimleri, Özel İdare, Kaymakamlıklar ve Belediye personeline ise 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uygulamaları hakkında eğitim verilmesi, -İl Emniyet Müdürlüğü ile birlikte, trafikte seyreden motorlu araçlarının egzoz emisyon ölçümlerinin yapılması ve sürekliliğin sağlanması,
AĞAÇLANDIRMA EROZYON KONTROL OR-KÖY ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMALARI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR MÜHENDİSLİĞİ Van Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği ve Başkale Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği olmak üzere iki birimden oluşmaktadır. Sürdürülebilir Doğal Kaynak kullanımı ilkesine uygun olarak doğal kaynakları koruma misyonumuz olup bu doğal kaynakların gelecek nesillere aktarmak ise vizyonumuzdur. Van bölgesi kuş göçlerinin güzergahı üzerindedir. Türkiye’nin en büyük sulak alanı olan Van Gölü’nün büyük bir kısmı ilimiz sınırlarındadır. İlimiz sınırlarında büyük bir çoğunluğu Van Gölü kıyılarında bulunan çok sayıda Sulak Alan bulunmaktadır. Bu sulak alanları sıralayacak olursak; 1- Van Sulak Alanı 2- Bendimahi Sulak Alanı 3- Çelebibağı Sulak Alanı 4- Çaldıran Sulak Alanı 5- Dönemeç Sulak Alanı 6- Edremit Sulak Alanı 7- Göründü Sulak Alanı 8- Karasu Sulak Alanı 9- Yaylıyaka Sulak Alanı Yine il sınırlarımız içersinde Van Gölü kıyılarında bulunan bu Sulak Alanların dışında, Kuşların barındığı ve göç ederken konakladığı Erçek Gölü, Kaz (Çimenova) Gölü, Keşiş (Turna) Gölü, Ak Göl ile Zernek Baraj Gölü, Sarı Mehmet Baraj Gölü, Koç Köprü Baraj Gölü ve Sıhke Göleti gibi çok sayıda Doğal Göl ile Baraj ve Gölet de bulunmaktadır. 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu doğrultusunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliğine verilen görevlere bağlı olarak, İlimiz genelinde Av Koruma Kontrol çalışmaları düzenli olarak yapılmaktadır. Av Kabahati işleyenler hakkında ise 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve Merkez Av Komisyonu Kararı doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılmaktadır. Yasadışı avcılığın önlenmesi çalışmalarının yanı sıra Devlet Avlaklarında ve yukarda sayılan göl ile sulak alanlarda bulunan av ve yaban hayvanlarının takibi de yapılmaktadır. Bu bağlamda tüm sulak alanlarda göçmen kuşların göçleri takip edilmekte, Kuş gribine karşı Takip ve İzleme çalışmaları da yürütülmekte sulak alanlar civarındaki mahalle ve köylerde Kuş Gribi bilgilendirme çalışmaları da yapılmaktadır. İl Av Komisyonu çalışmalarının sekretaryası Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği tarafından yapılmaktadır. Alınan kararlar Çevre ve Orman Bakanlığımız Merkez Av Komisyonuna gönderilmektedir. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde İlimiz sınırları içersinde Sokak Hayvanlarını Koruma faaliyetleri, Sivil Toplum Örgütleri ve İl Hayvanları Koruma Kurulu sekretarya çalışmaları yapılmaktadır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince her 3 ayda bir İl Hayvanları Koruma Kurulu toplanmaktadır. İlimizde Hayvan Barınağı yapımı çalışmaları başlatılmış olup, barınak yer tespiti için Van Belediyesi Başkanlığı ile birlikte çalışmalar yürütülmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığımızın oluru ile İl Müdürlüğümüz ile Yüzüncü Yıl üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanlığı arasında yapılan protokol ile Yüzüncü Yıl üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4. maddesiyle 4856 sayılı Kanuna dayanılarak yayınlanan “Av ve Yaban Hayatı üretme Yeri ve İstasyonları İle Kurtarma Merkezlerinin Kuruluşu, Yönetimi ve Denetimi” hakkında yönetmelik gereğince kurtarma merkezi olarak belirlenmiştir.Hasta veya yaralı av ve yaban hayvanlarının tekrar doğaya bırakılmak üzere tedavilerinin yapılması amacıyla belirlenen bu kurtarma merkezinde zaman zaman av ve yaban hayvanlarının tedavileri yapılmakta ve tekrar doğaya bırakılmaktadırlar. Avcı Dernekleri ile koordinasyonu sağlamak Avcı Belgelerini ve Av İzinlerini tanzim etmek ve Avcı Eğitim Kursu çalışmalarını yürütmek Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği tarafından yapılmaktadır. Soğuk ve Karlı günlerde; Sulak Alanlar başta olmak üzere, Yaban Hayatı Sahalarına yaban hayvanları için yemleme çalışmaları yine Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği Av Koruma ekipleri tarafından yapılmaktadır. AGM MÜHENDİSLİĞİ İlimizde ağaçlandırma ve erozyonu önleme çalışmaları çerçevesinde; Van ili Merkez Toprakkale mevkiinde 164 ha. sahanın ağaçlandırma çalışmaları tamamlanmış ve sahaya ocaklar halinde meşe-badem ekimi ile akasya, akçaağaç, dışbudak dikimi gerçekleştirilmiştir. Erciş ilçesi Çelebibağ beldesinde 50 ha. Ağaçlandırma sahası tesisi yapılmış bakım çalışmaları devam etmektedir. Aynı şekilde Van merkez Topaktaş’ta 23 Ha Van Merkez Beyüzümünde 86 Ha Van merkez Çitörende 60 Ha Van Gevaş ilçesinde 70 Ha ağaçlandırma tesisi tamamlanmıştır. Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları için çalışma yapılabilecek hazine arazilerinin tespiti için çalışmalar aralıksız devam etmektedir. Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü ile ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen talepler değerlendirilerek teknik destek, projelendirme, imkanlar ölçüsünde fidanlığımızda üretilen fidanlardan bedelli ve bedelsiz karşılanmaktadır. Van İl Özel İdaresince sağlanan finansla 125 Ha (1.250.000 m²)ağaçlandırma alanının sulaması yapılmıştır. 2007 yılı içinde Ağaçlandırma sahalarımızın bakımı da yapılmıştır. Yaklaşık 310 Ha (3.100.000 m²) civarında bir sahanın ot alma, çapalama işlemi yaptırılmıştır. Fidanlık mühendisliğinde, ilimizin orman ağacı ihtiyacını karşılamak üzere 2007 yılı için 273.000 adet (akasya,dışbudak,Akçaağaç,mazı ,sedir,sarıçam , gladiçya )fidan üretimi gerçekleştirilmiştir. Fidanlığımız, aşılı ceviz konusunda ihtisaslaşmış ve bu konuda başarılı sonuçlar elde etmiş fidanlıklar arasındadır.